ÇOK KONUŞAN ÇOK ŞEY Mİ ANLATIR?
Ne de çoklardır hayatımızda. Neredeyse her dönem çevremizde bir tane vardır desek, yanlış konuşmuş olmayız. Çok konuşanlardan bahsediyorum. Hani şu çok konuşup, az şey anlatan insanlardan.
Aslında görsek de görmesek de, onlar hayatımızın her alanında varlar. O kadar çok ve boş konuşurlar ki; “artık yeter, lütfen sus” diye koşarak uzaklaşmak istersiniz. Ama her zaman bu mümkün müdür? Elbette hayır. Bazen iş ortamınızda, bazen evinizde, bazen akraba veya arkadaş ortamında çıkarlar karşınıza. Hele her gün birlikte olduğunuz ortamlarda varsa bu insanlardan, o zaman size geçmiş olsun dileklerimi iletmeden yapamayacağım.
Başlıkta da belirttiğim gibi, çok konuşan insan çok şey mi anlatır? Ya da tüm söyledikleri maksatlı ve anlamlı şeyler midir? Yoksa tam tersi, aslında on kelime ile anlatabileceği bir konuyu yüz yirmi kelime ile anlatan bu insanlar; bunu yaparak muhatap oldukları kişiye en büyük iletişim hatalarından birini mi yaşatmaktadırlar? Öyle ki; toplumsal alanda gündelik hayatımızda sürekli insanlarla içli dışlı olur ve iletişim kurarız. Bu iletişimi bazen iş veya arkadaş ortamı gibi yerlerde zorunlu olarak kurarız, ya da bazen can sıkıntısından birileriyle bir şeyler paylaşmak istediğimiz anlarda dertleşecek insanlarla gerçekleştiririz. Ama bir yerlerde bir şekilde mutlaka kurulur bu türden bir iletişim biçimi.
Hayatta karşılaştığımız insanların bazıları vardır, az ama öz konuşurlar. Bu gibi insanların her söylediği kelimeye değer verilir ve ağzından çıkacak olan cümlelere son derece kıymetli olduğu düşünülerek bakılır. Bu tipteki insanların görüş ve önerileri itibarlıdır. İnsanlarda iz bırakır. Bilgece sözler sarf ederler ve asla karşı tarafı sıkacak görüş ve önerilerde bulunmazlar. Aksine bu tipteki insanlardan görüş almak için insanlar onların peşlerinde koşarlar.
İkinci tür insan tipi ise; ne az ne de çok konuşan, ancak sorulduğunda ya da bir fikri olduğunda bunu beyan eden, ölçülü konuşma seviyesine sahip insan tipidir. Bu gibi insanlar da aslında fazla değildir, hatta azınlıktadır bile diyebiliriz. Bu tip insanlar da toplumda sözlerine ve görüşlerine itibar edilen insanlardandır ancak; bir önceki paragrafta bahsettiğimiz insanlar kadar bilgece sözler sarf etmeyebilirler.
Üçüncü türdeki insan tipi ise; her zaman, her yerde karşımıza çıkabilecek türde olan ve yazımızın girişinde de kısaca anlatmaya çalıştığımız, çok konuşan ama az şeyler anlatan insan tipidir. Bu gibi insanlar oldukça fazla kelime sarf ederler ancak, sözleri önceki bahsettiğimiz az ama öz konuşan insanlar kadar geçerli olan insanlardan değillerdir. Hatta konuşmalarına değer veren insan sayısı neredeyse çok azdır. O kadar çok konuşurlar ki, bir zaman sonra muhatapları onları dinlememeye ve söylediklerini anlamadan tasdik etmeye başlar, ya da eğer nazı geçiyorsa “lütfen artık sus” diyerek bu konuşmayı sonlandırmaya çalışırlar. Bu tarz insanlar toplumun her kademesinde, her eğitim ve meslek grubundan insanlar olabilmektedir. Hayatımızın her döneminde karşımıza çıkabilecek türde insanlardır. Kimi zaman onlarla aynı ortamda bulunmamayı tercih etsek bile bazen de bulunduğumuz ortam gereği; aynı iş yerini, hatta aynı odayı paylaşmak zorunda da kalabiliriz. Hatta eşiniz bile bu bahsettiğimiz tipte bir insan olabilir ve siz böyle bir insanla aynı evi paylaşan az sayıdaki talihli(!) insanlardan biri olabilirsiniz.
Şaka bir yana; iletişimde az ama öz konuşmak her zaman makbul bir davranıştır. Öyle ki; yazılı olmayan toplumsal kurallar bile insanın öz konuşup, çok şeyler anlatabilmesini gerekli kılar. Zaten insanlar ister istemez bu türdeki insanların çevresinde toplanarak, aslında duruşlarıyla bile onlara ne kadar değerli olduklarını hissettirirler. Hepinizi sevgiyle selamlıyor, güzel günler diliyorum.