BUNDAN SONRAYAPILACAK OLAN
Verilen ve henüz verilmeyen mazbatalarıyla, sayımı tamamlanan ve henüz sayımı devam eden oylarıyla ve tartışmaları uzun zaman daha süreceğe benzeyen bir seçimi daha geride bıraktık. Yazımızın başında da belirttiğimiz üzere bu satırları kaleme aldığımız esnada henüz İstanbul’un oy sayım süreci tamamlanmamış ve siyasi partilerden açıklama üstüne açıklamalar gelmeye devam ediyordu. Fakat biz işin bu kısmında değiliz.
Gelelim yazımızın özünü oluşturan meseleye. Yani bundan sonra yapılması gereken doğrulara ve kaçınılması gereken yanlışlıklara. Evet, seçimler bitti ve birçok başkan mazbatasını aldı veya almaya devam ediyor. Kimi başkanlar ilk kez oturdukları bu makamın heyecanı ve acemiliğini birlikte yaşarken, kimi başkanlar hiç ara vermeden göreve devam ediyor, kimi başkanlar da bir veya iki dönem ara verdikten sonra yeniden başkanlık makamına seçilmiş olmanın haklı gururunu yaşıyor. Değerli başkanlarımız uzun bir maratondan sonra bugünlere geldiler ve kendilerine halkımız tarafından tevdi edilen makama yaraşır şekilde hizmet edecek olmanın haklı gururunu ve heyecanını birlikte yaşıyorlar, buna eminim.
Bundan sonra yapılması gereken ilk icraatlar, biliyoruz ki halkımızın güvenini boşa çıkarmadan, beklentilere uygun şekilde “adil ve çalışkan olmak” olacaktır. Yani herkese, her kesime eşit mesafede, kamunun kaynaklarını doğru hizmetler için kullanacak, ülkemizin ve milletimizin refah seviyesini yükseltecek somut adımlar atmak ilk yapılması gerekenler olarak göze çarpmaktadır. Halkın her kesiminden insanın memleketine hizmet edebileceği ve istihdamında adil kuralların uygulanacağı iş sahaları oluşturmak ve ekonomiye katkıda bulunmak hususu ivedilikle ele alınmalıdır. Öyle ki; daha önce denenmiş ve popülizme kurban gitmiş nice ölü yatırımlar hatırlıyoruz. Bu nedenle tamamen gösterişten uzak, devletimizin ve milletimizin menfaatine olacak istihdam alanları oluşturmak her şehrin, her ilçenin belediye başkanı için atılması gereken ilk adımlar olarak masada beklemektedir.
Evet, sevgili dostlarım bizler ilk etapta ekonomiye yönelik atılması gereken adımları ele almış gibi görünüyor olsak da işin iletişim kısmına değinmeden olur mu? Seçilmiş olan her başkan için partilisi, partisizi fark etmeksizin gönüllere girebilmek için çalışma dönemi başlamıştır. Size oy versin ya da vermesin, hizmet edeceğiniz bölgenin insanı sizin için ayrımsız bir şekilde değerlidir ve öyle de olmak zorundadır. Bu seçimlerde size oy vermemiş olanların dahi, bir sonraki seçimlerde size oy verebilecek potansiyel bir seçmen olduğunu unutmayınız. Sizin öyle bir duruşunuz olmalı ki; engin dağlar gibi güven vermeli, sarp kayalıklar gibi cesur ve mert olduğunuzu hissettirmeli. Önünüze gelen hiçbir hukuksuz işe geçit vermeyeceğinizi, insanlar duruşunuzdan, söylemlerinizden hissedebilmeli. Halkın hakkını ve hukukunu koruyacağınızı, hak edene hakkını eksiksiz vereceğinizi ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını sonuna kadar müdafaa edeceğinizi herkes bilmeli ve bundan emin olmalı.
Adı üstünde; şehr-ül emin olmak sıfatının çok büyük sorumlulukları vardır. Bir defa, şehrin her şeyinin emanet edildiği kişidir. Şehre 365 gün durmadan, yorulmadan hizmet etmek zorunluluğu olan, şehrin imarından, temizliğinden, su dağıtımı ve temizlik hizmetlerinden, yaşlısından, sakatından, hastasından, düşkününden, fakirinden, zengininden, hatta insanların yediği, içtiği gıdaların denetlenmesinden dahi sorumlu olan, ilk etapta ulaşılması gereken ve her türlü eksiklik veya aksaklık durumunda sorumluluğu bulunan kişidir. Şehremini olan kişinin hiçbir şeyden şikâyet etmeden, halka eksiksiz hizmet getirecek, çalışmaktan hiçbir zaman gocunmadan halka hizmet hakka hizmettir anlayışıyla o makamda bulunması gerekir. Halkının huzuru, mutluluğu, refahı ve yaşadığı şehre/ilçeye olan aidiyeti hatta ve hatta hemşehrileriyle kaynaşma sürecinin dahi sorumluluğu şehrin emini olan Belediye başkanlarına aittir.
Öyle bir görevdir ki; halktan birileri evlendiğinde de yanlarında olur, cenazesi olduğunda da yanlarında olur. Yani en mutlu gününde de, en acı gününde de şehrin emini her zaman halkının arasında, zengin-fakir ayırt etmeksizin olmalıdır, olmak zorundadır. Halka hitap etmesini, gönüller fethetmesini iyi bilmek, halkın oylarından önce gönüllerini almak boynunun borcudur. Velhasıl kelam; şehrin emini olmak, insanların evladı, kardeşi, anası, babası yani her şeyi olmak anlamına da gelir.
Bütün bu sorumluluklarını bilerek hizmete soyunmuş olan kıymetli başkanlarımıza tekrar yeni dönemlerinde başarılar diler, hepsine hayırlı olmasını temenni ederim. Allah memleketimize ve milletimize zeval vermesin. Bizi de bu birliktelikten hiçbir vakit ayırmasın. Siz değerli okuyucularımı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.