Bir padişah bir yol pirini bir hırkaya bürünmüş giderken gördü ve onu yanına çağırarak;
Dedi ki: “ Ey sufi, söyle; ben mi iyiyim, sen mi iyisin?” Pir dedi ki: “Ey hakikatten haberi olmayan, sus!
Gerçi kendini övmek biz sufi’lerde yoktur; çünkü kendini öven hakikatten haberdar değildir. Fakat söylemek vacip oldu bana. Benim gibi biri, şüphe yok ki senin gibi yüzbinlerce padişahtan daha iyidir.
Çünkü senin canın din zevkini almamıştır; sen dinini gösteriş için kullanıyorsun; nefsinde seni kendisine eşek edinmiş!
Üstüne de binmiş… Sen, onun yükü altına girmiş ona bir tutsak olmuşsun!
Ağzına bir gem vurmuş; sen de gece gündüz demiyor, onun emrine uyuyor; o gemi ne yana çevirirse o tarafa gidiyor, onun dileğini arayıp duruyorsun!
A adam olmayan, o sana ne buyuruyorsa ona uyuyor ancak onun dileğiyle adım atıyorsun!
Fakat ben din sırrını bildiğim için kendime nefsimi eşek etmişimdir.
Nefsim benim eşeğim oldu mu, üstüne binmişim: Eşek nefis, senin üstünde; ben ise nefsimin üstündeyim!
Şu halde benim gibi birer, senin gibi yüzbinlerce padişahlardan daha yeğdir.
Ey köpek nefsini hoş tutan kişi sana şehvetten bir ateştir düşmüştür.
O şehvet ateşi; yüzünün suyunu, şerefini giderdi, gönlünden nuru, teninden kuvveti aldı!
Gözün kararması, kulağın duymaması, ihtiyarlık, acizlik, aklın, düşüncenin zayıflığı bunlar ve bunlar gibi yüzlercesi, ölüm beyinin askerleridir; hepsi de ölüme kuldur bunların!
Gece gündüz bu askerler gelip çatarlar; adeta, arkadan beyimiz(ölüm) geliyor derler.
Bu askerler, her yandan gelip çattılar mı, senden yolundan kalırsın nefsin de!
Nefsinle güzel geçindin; onunla işretlerde bulundun, meclisler kurdun.
Ayağın onun (nefsinin) işret meclisine bağlandı; sen onun kudretine yenik düştün.
Fakat bu askerlerle ölüm beyi geldi de çepeçevre etrafını kuşattı mı? Sen, o köpekten (nefisten) ayrı düşersin, o köpek senden ayrı düşer!
Burada birbirinizden ayrılır, ayrılık derdine düşersiniz ama
Gam yeme; burada ona bir daha ulaşamazsan bile, Allah’ın karşısında ulaşırsın
FERİDÜDDİN-İ ATTAR