Bu toprakların dini hayatını yön veren önemli kavramlardan birisi de üç aylardır. Üç aylar: Recep, Şaban ve Ramazan ayıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) Üç Aylar hakkında şöyle buyururlar: " Recep Allah'ın ayı, Şâban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır."( Aclûnî, Keşf'ül-Hafâ, c.1, s. 423, Hadis No: 1358.) " Ey Allah'ım! Recep ve Şâbanı bize mübârek kıl, bizi Ramazan'a kavuştur."( Ahmed b. Hanbel; Müsned, c. 1 s. 259,) Baştan şunu belirtelim ki, dindarlık ve ibadetlere bağlılık bir güne, geceye, aya veya mevsime ait değildir. Bununla beraber bazı geceler topluca cemaat olarak namaz kılmayı teşvik açısından, âidiyet bilincimizi canlandırması açısından ve hızla akan dünyamızda birbirimizden haberdar olma açısından kandil gecelerin değerlendirmek son derece önemlidir. Bu aylarda toplum tarafından hüsn-ü kabul görmüş olan bazı geceler vardır. Kandil geceleri olarak da ifade ettiğimiz bu gecelerin muhteviyatı elbette son derece önemlidir. Yani sağlam ve sahih kaynaklarda nasıl geldiğini bilmek önemlidir. Bununla beraber bu gecelere tarih boyunca yüklenen kavramlara dikkat etmek gerekir. Çünkü bunlar, toplum olarak bizi besleyen değerlerdir.
13 Şubat Cumartesi günü Recep ayının ilk günüdür. Ve ilk Cuma gecesi olan ve 18 Şubat Perşembe akşamı da Reğaib kandilini idrak edeceğiz. Sözlükte “ kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış” anlamındaki ragībenin çoğulu olan regāib kelimesi hadis ve fıkıh literatüründe “bol sevap ve mükâfat, faziletli amel”, özellikle Mâlikî fıkıh kaynaklarında sünnetin mukabili olarak “müstehap, nâfile ibadet” mânalarında kullanıldığı gibi (İbn Ebû Şeybe, II, 49; İbn Abdülber en-Nemerî, I, 127; Hattâb, II, 79) hicrî takvime göre yedinci ay olan recebin ilk perşembesini cumaya bağlayan geceye ad olmuştur. ( DİA, “ Regaib Kandili “ md )
Bu gecede biz en çok rağbet konusunu düşünmeliyiz. Müslümanın rağbeti elbette Allah ve Resulünedir. Rabbimiz buyuruyor ki ; “ Eğer onlar Allah ve Resulünün kendilerine verdiğine razı olup, “Bize Allah yeter. Lütuf ve ihsanıyla Allah ve Resûlü ileride bize yine verir. Biz yalnız Allah’a rağbet eder (onun ihsanını ister)iz” deselerdi, kendileri için daha hayırlı olurdu.” (Tevbe, 9/59). Müslümanın birey ve toplum olarak rağbeti başka yerlere olursa bu kendisi ve toplumu için sıkıntı demektir. Bu itibarla böyle bir gecede her birimiz düşünmeliyiz. Benim rağbetim nereye? Anne-babanın rağbeti kime? gencin rağbeti kimlere? esnafın ve komşunun rağbeti kime? Kısacası toplumun rağbeti nereye ve kime ? sorunu sorup cevabı üzerinde hepimizin düşünmesi gerekir.
Recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübârek gece de Mirac gecesidir. Mirac gecesi, Allah'ın sevgili kulu ve Rasûlü Hz. Muhammed (s.a.s.)'i; Mekke'deki Mescid-i Haram'dan, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya ve oradan da göklerin ilâhî derinliklerine yükselttiği gecedir. Mirac gecesi, Yüce Allah'ın Sevgili Peygamberimiz'e büyük hakikatlerin ilâhî sırlarını gösterdiği, vasıtaları kaldırarak ilahî vahye muhatap kıldığı, kendi âyâtını ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, mü'minlere namazın farz kılındığı ve biz müslümanlar için de ilâhî lütuflarla dolu olan mübârek bir gecedir. Üç Ayların ikincisi olan Şâban ayı ve onun onbeşinci gecesi olan Berat gecesi de müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin, diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibâdet edilmesi adet halini almıştır. Bu gece hakkında Peygamberimiz (s.a.s.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir. "Allah Teâlâ -rahmetiyle- Şâban'ın 15. gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından fazla kişiyi bağışlar." (Tirmizî; Savm, 39,) Diğer bir rivayete göre de Hz. Peygamber (s.a.s.); "Şâbân ayının ortasında gece ibâdet ediniz, gündüz oruç tutunuz, Allah o gece, güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, Yok mu benden af isteyen, onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle! der." (İbn-i Mâce, İkâme, 191, Hadis No: 1388.7-T.D.V. İslâm Ansiklopedisi "Berat Gecesi" Maddesi, c. 5, s. 475, 476.) buyurmuştur.
Üç Aylar'ın sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir Gecesi'nin ise dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Ramazan ayı, hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlamıyla Kur'an ayıdır.
Ramazan'ın diriltici özelliği, bütün insanlığı huzura ve saâdete kavuşturmak için yeryüzüne gönderilen Kur'an-ı Kerim'in bu ayda inmeye başlamasında, bin aydan, yani seksen küsur yıllık bir ömürden daha hayırlı olan Kadir Gecesi'nin bu ay içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, İslâm'ın beş esasından biri olan oruç, bu aya tahsis edilmiştir. Ramazan ayının, günahkâr kullar için, yeniden kendine gelme, canlanıp ayağa kalkma ve şeytanın vurduğu prangayı koparma fırsatı verdiğini de Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle belirtir: "Ramazan ayı gelince cennet kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur."( Buhârî, Savm, 5) Böylece Ramazan ayı, diğer aylar içinde bir başka aydır. Sanki yeni bir hayatın başlangıcıdır. Rabbim bu kutlu mevsimi bizler hakkında hayırlara vesile kılsın.