Hemen her yerel ya da genel gazetelerin bir ya da birden fazla köşe yazarları olduğunu görürüz. Çoğumuz bunları okuruz, takip ederiz. Hele bazı okurlarda köşe yazarlarını takip etmek ekmek su gibi bir ihtiyaç haline gelmiştir. Ve farkında olmadan etkileniriz. Zaten onların da çoğunlukla amacı budur.
Köşe yazarlığı bir bakıma söz ustalığıdır. Bazen birkaç cümle ile anlatılıverecek bir olguyu, bir olayı köşe yazarları, üsluplarını, kültürlerini, bilgilerini yeteneklerini ortaya koyarak değişik bakış açılarıyla yeniden ortaya koyabilirler ve sizi kendi taraflarına çekebilirler.
Bir yazarı okuruz: “Ha şöyle! Ne de güzel yazmış.” Der, tatmin oluruz; ya da “Bu kadar da olur mu? Saçmalamış.” deriz. Yani bir şekilde olumlu veya olumsuz okuyanı etkilerler.
Köşe yazarlığında genel amaç, bilgilendirme, etkileme ve yönlendirmedir. Bu durum yazarın niyetine bağlıdır.
Buradan yola çıkarak toplumu medya vasıtasıyla etkileyen köşe yazarlarının bir gruplamasını yapayım dedim. Ve kendi değerlendirmelerime göre bunları dört gruba ayırdım.
Birinci gruba girenler: Bu köşe yazarları bir ideolojiye, bir siyasi görüşe veya bir anlayış grubuna dâhil olanlardır. Bunlar cereyan eden tüm olaylara takındıkları tek renk gözlükten bakarlar. Mensup oldukları anlayışı savunmaya, empoze etmeye; karşı görüşlerin de çoğunlukla olumsuz yönlerini ortaya sermeye, manipüle etmeye çalışırlar. Bunları yaparken ya çok iğneleyici ve sert bir üslup kullanırlar veya biraz insaflı davranırlar. Bu onların karakter yapılarıyla, fanatik olup olmamalarıyla alakalıdır.
İkinci gruptakiler: Bunlarda çıkar ön plandadır. Bu çıkar, hem kendi hem de patronlarının çıkarlarıyla doğru orantılıdır. Rüzgâra göre, güce göre yön değiştirirler. Bir gün alkışladıklarını bir başka gün şamar oğlanına döndürebilirler. Güvenilmez; ama iyi kalemşor olduklarından öyle ya da böyle dikkati çekmeyi başarırlar, okunmaya da devam edilirler.
Üçüncü gruptakiler: Bunlarda esas amaç okuru yönlendirmedir. Fakat birinci gruba girenler gibi mensup oldukları düşünceye, ideale yönlendirmek değil de; iplerini ellerinde tutanların verdikleri direktif ve derin plan çerçevesinde yönlendirme gayretinde olanlardır. Bir yönleriyle birinci ve ikinci gruptakilere benzeseler de onlardan daha usturuplu kalem oynatırlar.
Dördüncü gruba girenler: Bunlar yazılarında mümkün olduğu kadar ilkeli ve objektif olmaya çalışanlardır. Elbet bunların da sempati duydukları veya gönül verdikleri bir ideal, bir oluşum, bir görüş olabilir; ama yorumlarında, gözlemlerinde daha adil olmaya gayret ederler. Sert üsluptan, ortalığı fesada verici cümlelerden kaçınmaya, gerçekleri elden geldiğince doğru yansıtmaya, yorumlamaya çalışırlar. Bir bakıma okuyucu ile dertleşirler.
Ben bunları tasnif ederken şunlar okunsun bunlar okunmasın gibi bir düşünceyle bu yazımı kaleme almadım; kendimce bir tahlil yapayım istedim.
Aslında feraset sahibi kişi neyi okursa okusun, neyi izlerse izlesin istikametini bilir. Okuduklarını akıl ve gönül süzgecinden geçirir ve ona göre hareket eder.