Ülke olarak bir yerel seçimi daha geride bıraktık. Öncelikle seçimi kazanan belediye başkanlarını ve muhtarları tebrik ediyorum. Kazanan ülkemiz, kazanan milletimiz olsun.
Asıl meseleye hızlı bir giriş yapmak istiyorum. Yani seçimi kazanan aday ve partilerin bu işi nasıl başardıklarına “iletişim” penceresinden de bir bakmak gerekiyor.
Seçim süreçleri her zaman zorlu geçer. Adaylar, ilk olarak aday adayı oldukları dönemden itibaren yoğun bir tanıtım ve iletişim çalışması içine girerler. Sahaya indikten sonrası her zaman zor ve yorucu bir süreçtir. Bu süreci adaylıkların kesinleşmesi izler ve asıl maraton buradan sonra başlar. Bu dönemlerde adayların hem zihnen hem de bedenen yorulmalarının yanı sıra mental açıdan yıpranmaları da kaçınılmazdır. Adayları yalnızca seçmenle diyalog ve oy isteme süreci yormaz. Rakiplerin eleştirileri ve sert söylemlerine cevap verebilmek, hatta hakkında çıkardıkları dedikodu ve iftiralara da tam yerinde ve zamanında cevap vererek, bu söylemleri çürütebilmek de önemlidir. İşte bunun için adaylık süreci yorucu olmanın yanı sıra yıpratıcı da olmaktadır.
Bir diğer önemli konu da; sizinle birlikte hareket edecek olan ekibinizin kusursuz yönetilmesidir. Yönetime birlikte talip olduğunuz kişileri, yani belediye meclis üyesi adaylarınızı ve parti teşkilatınızda yer alan çalışma arkadaşlarınızı, size en yüksek oyu kazandıracak şekilde koordine etmeniz ve seçmenle kuracakları diyalogları hatasız bir şekilde yönetmeniz şarttır. Bazen, parti teşkilatından bir arkadaşınızın ya da meclis üyesi adaylarından birinin ağzından çıkan bir cümle hatta bir kelime size seçimi bile kaybettirebilir. Bu nedenle insanları yönetmek, en az süreci yönetmek kadar önemli ve kritiktir.
31 Mart seçimlerine baktığımızda ise daha önceki seçimlere kıyasla daha farklı ve karmaşık bir tablo çıktı karşımıza. El değiştiren büyük şehirlerden tutun da, hayatta kazanamaz diye düşünebileceğiniz adayların kazandığı ilçe veya illere, sadece birkaç oy ile kazanılan/kaybedilen ilçe veya illere şahit olduk. Elbette bunlar ilk kez şahit olduğumuz hadiseler değil ancak özellikle Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerimizde ortaya çıkan tablo, buralarda 25 yıldır yönetim pozisyonunda olan ekolün değiştiği/değişeceği görüntüsünü ortaya koymuştur.
Bu yazıda anlatmak istediklerimi daha da perçinlemek için, 10 Ekim 2018 tarihinde Türkeli gazetemizde yayımlanan “BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI İÇİN SEÇİM KAZANDIRACAK İLETİŞİM TÜYOLARI” başlıklı makalemin bir kısmını sizlerle tekrar paylaşmak istiyorum. Dilerseniz web sayfamızdan makalenin tamamını okuyabilirsiniz.
İşin şakası bir yana; eğer yerel seçimlerde aday olmayı düşünüyorsanız; sizi başarıya taşıyacak konuları 15 adımda şöyle ele alalım;(10 Ekim 2018)
1. Bir defa halkın her daim içinde olmalı ve toplumun tüm kesimleriyle barışık bir iletişim biçiminiz olmalı. 2. Girdiğiniz tüm ortamlarda dikkat çekebilen, mütevazı ancak sıradanlıktan uzak bir kişiliğiniz olmalı. 3. Size yöneltilen her türlü soruya en doğru ve en net cevap verecek derecede bir bilgi düzeyiniz ve bildiklerinizi kısa ve öz bir şekilde anlatabilme beceriniz olmalı. 4. İnsanlara tepeden bakmamalı, tevazu sahibi ve samimi bir yapınız olmalı. 5. İnsanlarla kuracağınız iletişim yapmacık ve yüzeysel olmamalı. 6. Toplumsal barışa katkı sağlamanın yanı sıra, çocuklarla, hayvanlarla, orman ve bitki örtüsünü geliştirmeye yönelik proje ve fikirlerinizin de olduğunu hissettirmelisiniz. 7. Tarihe saygılı olduğunuzu ve geçmişin tecrübesiyle geleceğe yürüyeceğinizi anlatmalısınız. 8. İlçe halkının kendi hemşehrileriyle daha fazla kaynaşması ve birlikte yaşama kültürünü geliştirecek iletişim ve yönetim çalışmalarını da ihmal etmemelisiniz. 9. İlçe halkının kendi memleketiyle gurur duyacağı ve başka şehirlerde kendi memleketinin yerel yönetim başarılarıyla övünebileceği iletişim ve tanıtım çalışmaları yapmalısınız. 10. İnsanlarla iletişim kurarken, hedef kitlenizi doğru seçmeli ve hitap ettiğiniz kesimin ihtiyaçlarını en doğru şekilde tespit ederek, buna göre vaatlerde bulunmalısınız. 11. İletişimin altın kuralının “beden dilini doğru kullanmak” olduğunu unutmamalısınız. 12. İnsanlarla konuşurken, onlarla “göz teması kurmanın” da beden dili kadar önemli olduğunu unutmamalısınız. 13. Bir de; gözleriniz başka mesaj verirken, dudaklarınızdan dökülenler de farklı olmamalı. Yani jest ve mimiklere de son derece önem gösterilmeli. 14. İnsanların size ilk önce güven duymak istediklerini unutmadan, buna göre iletişim kanallarınızı açık tutmalısınız. 15. En önemlisi ise; cep telefonunuzu 24 saat açık tutuyor olmanın insanlarla iletişiminizin mükemmel olduğunu gösterdiğini düşünmemelisiniz. ( Geçmişte üst düzey siyasetçilik yapmış ama insani ilişkileri zayıf olan birinin; “insanlarla iletişimim çok iyi, telefonum 24 saat açık” sözüne atfen bu madde buraya alınmıştır.)(10 Ekim 2018)Şimdi de size soruyorum; yukarıdaki maddelere öyle ya da böyle uyan ya da uymaya çalışan adaylar mı kazandı, yoksa diğerleri mi?