“MIŞ GİBİ” YAŞAYAN İNSANLARIN ÜLKESİ
Başlığa bakıp da sanki bir hikaye kaleme almış olduğum düşünülebilir elbette. Ancak bu yazı bir durum tespit ve ülkemize dair bir analiz yazısıdır.
Yıllar önce bir kitapta okumuştum; ülkenin birinde yıllarını bir kamu kurumunda eğitimci olarak geçirmiş ve sonra emekli olmuş birisi diyor ki; “burada biz insanlar çalışıyormuş gibi yaparız, devlet de bize bakıyormuş gibi yapar.”
Bu sözü ilk okuduğumda ne kadar da tanıdık geldiğini düşündüm, şöyle bir kendime baktım, ülkemde yaşayan diğer insanlara baktım ve dedim ki; aslında bizler de ne kadar –mış gibi yaşıyoruz.
İnsanları severmiş gibi yapıyoruz ama aslında sevmiyoruz, işlerimizi yaparmış gibi yapıyoruz ama aslında dişe dokunur işler yapmıyoruz, görevlerimizi tam olarak yerine getirirmiş gibi yapıyoruz ama aslında bir arpa boyu yol kat edecek kadar görev yapmıyoruz, okullarımızda eğitim veriyormuş gibi yapıyoruz ama ülkemizi daha ileriye taşıyacak seviyede bir eğitim vermiyoruz, öğrencilik yıllarımızda hocamızı dinlermiş gibi, derslerimizi tam çalışıyormuş gibi yapıyoruz ama aslında yükümlülüklerimizi yerine getirmiyoruz, hastaları iyileştirirmiş gibi yapıyoruz ama aslında onları ilaçlara ve ameliyat masalarına mahkum etmekten başka bir şey yapmıyoruz, tam anlamıyla sağlıklı tarım yaparmış gibi yapıyoruz ama aslında halkı genetiğiyle oynanmış tohumlar ve tarım ilaçlarına boğuyoruz, velhasıl ülkemizi ve milletimizi severmiş gibi yapıyoruz ama ne ülkemize karşı ne de milletimize karşı görevlerimizi eksiksiz yerine getirmiyoruz dostlarım, Çöplerimizi mesela, yollara, ormanlara, denizlere, çiçeklere atmaktan çekinmiyoruz değil mi? En güzel doğal güzelliklerimizi çekinmeden heba ediyor, güzel olan şeyleri anında kötülüğe tahvil ediyoruz.
Biz aslında bebekliğimizden itibaren –mış gibi yaparak yaşamak üzere eğitiliyoruz. Aileler mesela, bir elinde kumanda, diğer elinde telefon ile evlatlarını eğitiyormuş gibi yaparak onlara yalnızca fiziken büyüyecekleri, ancak bilgi ve kültür düzeyi bakımından tam anlamıyla beslenebilecekleri bir ortam sunamıyorlar. İnsanımızın bedeni büyürken, bilgi ve kültür düzeyi ve dahi insanlıktan anladığı bilinç düzeyi oldukça küçük kalıyor ve toplumda anlaşmazlıklar ve toplumsal suçlar yayıldıkça yayılıyor ve mutsuz insanlar, ülkelerinden haz alamaz duruma geliyor.
Bugün eğitimli insanlar, toplumda en çok şiddete maruz kalanlar olarak göze çarpıyor. Eğitimden kastım, yalnızca diploma olarak anlaşılmasın. Ailesi tarafından eğitilmiş, terbiye verilmiş her insan eğitimli ve kültürlüdür benim gözümde. Yoksa diploma dediğin bir insanı, iyi insan haline getiremiyorsa salt kağıt parçasından farksızdır benim gözümde.
Cahilliğin maliyeti, eğitime göre daha ağırdır derler eskiler. Zira bugün toplumda aklımıza gelen hangi tür kötülük var ise ilk önce tamamen eğitimden uzak, kültür yapısı bozuk insanlar tarafından gerçekleştirilir. “Cahilin cehli” diye bir söz vardır. (Cehl: cahillik, bilmemezlik, nadanlık, tecrübesizlik anlamına gelir.) Cahil insan sonunu düşünmeden hareket eder ve yeri geldiğinde yasaları çiğnemekten de korkmaz. Sözüm ona üst düzey güvenliğimizi sağlamak adına takılan güvenlik kameralarının gözünün içine baka baka hırsızlık yapan insanları haber bültenlerinde izlediğinizde eminim aklınıza bu yazımız bir kez daha gelecektir. Tekraren hatırlatıyorum ki; cahillikten kastım okul okumamış olmak değildir, okumuş cahil de son derece tehlikeli bir insandır. Okumuş insan cahil mi olurmuş diyenleriniz çıkacaktır belki, hemen söyleyeyim. Olmaz mı, elbette okumuş insan da pek tabii cahil olabilir. Eğer toplumsal kurallardan, insani değerlerden ve Allah korkusundan, edepten, ahlaktan yoksun ise evet o insan tüm diplomalara sahip bile olsa cahildir.
Demem o ki değerli dostlarım; biz toplum olarak büyük bir oranda –mış gibi yaşamaya alışmış insanlar haline gelmişiz de haberimiz yok. Evimize gelen usta, sorunu tamir eder gibi görünür ama etmez, ya da arabanızı sanayiye götürdüğünüzde arabanızdaki sorunu çözer gibi görünür ama çözmez, bir soru sorduğunuz üstünüz size cevap verir gibi görünür ama aslında sizi başka soru işaretleriyle donatır yahut bir idareci şehrini, ilçesini, kurumunu yahut dairesini idare eder gibi görünür, idare ettikleri de idare ediliyormuş gibi yapar ama gerçekte tam olarak böyle midir cevabını size bırakıyorum.
Allah bizleri kanının son damlasına kadar vatanına, memleketine, milletine doğru ve düzgün bir şekilde tam anlamıyla hizmet edenlerden eylesin. –Mış gibi yapanlardan olmaktan korusun, amin.