Varlığın özü insandır. Mevcudatın merkez noktasını insan tutar. Canlı, cansız diğer nesneler onun çevresinde iç, içe halkalar teşkil ederler.
Öyleki, Yüce Allah (c.c) bir mânâda her varlığı ona bağlamış O insanı da bir kendi kutsî cazibesine.
Varlıklar, insanla yorumcusunu bulmuş; madde, insanın idrakı sayesinde mânâya dönüşmüştür.
İnsanın kainat kitabını okuyup yorumlaması bir, imtiyaz ve her şeyi Yüce Yaratıcı'ya bağlaması da bir marifettir.
Bu ufku itibariyle onun susup nefsini kontrol altında bulundurması bir “tefekkür” ağzını açıp konuşması bir "hikmet" her şeyi yorumlayıp ona son noktayı koyması da bir "muhabbet"tir.
“İman” onun sevinç kaynağı, “İslam” yaşam programı, “marifet” yolazığı, “muhabbet” de iç dinamiği olduğu sürece o, hep başlarda taç olacaktır.
İnsan, her şeyi onun emrine veren, Allah (c.c)'a muhtaçtır. Bu bakımdan insan ve Allah (c.c) arasında sıkı bir münasebet bulunmaktadır. Yaratılıştan gaye ise, insanın her türlü davranışlarda kulluk görevlerini yerine getirerek Allah (c.c)'ın hoşnutluğunu kazanmaktır.
Aslında insanın ihtiyaçları, Varlık içine alacak kadar geniş ve “ebetlere” (sonsuzlara) uzanacak kadar da derindir. Arzuları, istekleri sınırsız, beklentileri de sonsuzdur. Bütün dünyalar ona verilse açlığı giderilemez ve emelleri de sona ermez.
Varlık ve hadiselerin çevresindeki hakikatleri duyup sezebilen ve kâinat içindeki konumunun farkında olan herkes iyi yoldadır demektir. Aynı zamanda o kendine karşı, kadirşinas Rabbi'sine karşı da saygılıdır.
Varlık içinde bulunduğu konumun şuurunda olmayana gelince: “Onun ne kendisine karşı ne de Allah (c.c)'a karşı saygısının olduğu” söylenemez. Saygısının olmaması bir yana, böyle birisi “hakiki mânâsıyla Allah (c.c)'ı bilemez; bilse de Ululuğu ölçüsünde Allah (c.c)'a tazimde bulunamaz.”
Bu bakımdan varlık içinde bulunduğu konumun şuurunda olanlar çevresini Cennet’e çevirir; varlık içinde bulunduğu konumun şuurunda olmayanlar ise çevresini Cehennem’e çevirir. Ömer Hayyam’ın bu konu ile ilgili çok güzel bir sözü vardır.
“Kendini bilene canımı versem yeridir. Ayağına yüz sürsem az gelir. Cehennem nedir bilir misin? Cehennem cahille sohbet etmenin ta kendisidir.”
Hakiki insanlık kul ile Rabbi’si arasındaki münasebetin bilinip değerlendirmesine bağlıdır.
Böyle bir münasebet sezilip değerlendirmediği taktirde meleklerden dahi ulvi sayılan insanın en sefil varlıklardan daha aşağılara sürüklenme ihtimali söz konusudur.
Umumi manada “iman unvanı” insanı , insan hatta sultan yapan bir payedir. “İman unvanınız” zıddı olan ”küfür” ise onu canavar bir hayvan haline getirir ki bu türden fertlerin teşkil ettikleri toplumlarda büyük ölçüde kinler hiddetler , şehvetler, hırslar, tamahlar, yalanlar , tezvirler, riyalar, kıskançlıklar, aldatmalar, komplolar her türlü pis ve kötü, aşağılık davranışlar vardır. Herkes birbirinin kurdudur. Bu çeşit fena huylara yenik düşmüş yığınlara da katiyyen millet ve toplum denemez. Ancak bu gibi yığınlara şuursuz kalabalık denir.
Diyojen (M.Ö 412-323 Sinoplu ünlü filozof) güpe gündüz elinde fener çarşılarda insan aramaya çıkarken, bu gibi şuursuz yığınlara karşı tenbih ya da tepkisini ortaya koyuyordu. İşte insan bazen semavileşir , gökler kadar bir derinliğe ulaşır; bazen de o kadar bayağılaşır ki, bayağılardan bayağı bir tutsak haline gelir;ne kadar aşağılaştığının farkına bile varamaz. İşte böyle bir insan zahiren hür görünse de hakikatte zavallı bir köledir.
Aşırılıktan sıyrılıp, kendi içine eğilmeyen , ruhundaki derinliklerin yanında kendi içindeki çukur ve boşlukları göremeyen ve hep tutsak olarak yaşayıp, tutsak olarak ölür giderler.
Hz. Mevlana şöyle buyuruyor:” Kalbi ve sözü bir olmayan riyakar kişinin, yüz dili bile olsa o yine dilsiz sayılır.”
RIYA (Özü sözü bir olmama) TEZVİR (Kötülük amacı ile yapılan kovuculuk) VE NEFSİN ALDANIŞI
Yayınlanma :
04.07.2025 00:00
Güncelleme
: 04.07.2025 00:00


Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: