Tünay programda Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığıyla ilgili bilgiler verdi.
“Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) kenelerle insanlara bulaşan, viral kanamalı bir hastalıktır” diyen Tünay, “1944-45 yılları arasında Kırım’daki Sovyet askerleri arasında görülmüş, hastalığın kenelerle ilişkisi belirlenmiş ve hastalığa Kırım Kanamalı Ateşi adı verilmişti. 1956 yılında Kongo’da ateşli bir hastadan virüsün izole edilmesiyle Kongo Ateşi adı verilmiştir. 1969 yılında her iki hastalığın etkeninin aynı olduğu saptanmış ve KKKA adını almıştır. Ülkemizde ilk vaka 2002 yılında Tokat yöresinde bildirilmiştir. En sık kenelerin kan emmesi ile bulaşır. Ayrıca kenelerin çıplak elle çıkarılması ya da ezilmesi ile, enfekte hayvanların kanı, idrarı ve dokusuna temasla ve KKKA hastalarının kan veya vücut sıvıları ile temasıyla bulaş olabilir. Kenelerle temas riski yüksek olan çiftçiler, hayvancılık yapanlar, kasaplar, mezbaha çalışanları, veteriner hekimler ile sağlık personeli, laboratuvar çalışanları ve hasta yakınları bulaş açısından risk grubunda yer almaktadır” diye konuştu.
“Sıcaklıkların Artması, Kenelerin Daha Uzun Süre Aktif Olmalarına Neden Olmaktadır”
KKKA’nın mevsimsel bir hastalık olduğunu söyleyen Tünay, “Vakalar genellikle İlkbahar ve Yaz aylarında artar. Her yıl Nisan-Ekim ayları arasında özellikle kenelerin aktif olduğu Haziran-Temmuz aylarında daha fazla görülür. Çünkü sıcaklıkların artması, kenelerin daha uzun süre aktif olmalarına neden olmaktadır. Doğada 900’den fazla kene türü bulunmaktadır. Bunlardan KKKA hastalığı açısından riskli olan ve virüs taşıyan tür Hyalomma cinsi dediğimiz kenelerdir. Bu nedenle her kene ısırığı hastalık yapmaz” dedi.
“Açık Renkli Kıyafetler Tercih Edilmelidir”
KKKA’dan korunmak için alınması gereken önlemlere değinen Tünay, “Kenenin aktif olduğu dönemlerde kenelerin bol bulunabileceği alanlardan kaçınılmalıdır. Açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir. Keneler uçmaz, zıplamaz, kan emmek için tırmanırlar. Uzun çorap, bot, uzun pantolon giyilmeli ve pantolon çorabın ve botların içine yerleştirilmelidir. Riskli alanlardan döndükten sonra kene olup olmadığını görmek için vücudun ve elbiselerin her yerine dikkatlice bakılmalıdır. Vücudun özellikle diz arkası, koltuk altları, kulak arkası, ense, saç dipleri ve kasıklar dahil kontrol edilmeli ya da ettirilmelidir. Kenesavar diye tabir edilen vücut spreyleri kenelerden korunmada yüzde 100 koruyucu değildir. Hastanın kan, vücut sıvıları ve çıkartılarıyla hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini almalıdır. Hayvanlar hastalık belirtileri göstermediği için sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanların kan ve idrar gibi vücut sıvılarına çıplak el ile temas edilmemelidir” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: