İŞ VE TİCARETTE ÜRETİM VE PAZARLAMA

Kur'an-ı Kerim'de, Allah'ın geceyi istirahat gündüzü de geçim temini için yarattığı (El-Kasas: 28/73), kural olarak insanın çalışıp çabalamaktan başka bir kazanç ve başarı yolu olmadığı (en-Necm: 53/39) belirtilmiştir. (Cum'a: 62/9) suresinde de Müslümanlara yeryüzüne dağılarak güzel rızıklardan kazanıp yararlanmaları öğütlenmiştir.
Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V) "Hiçbir kimse elinin emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir." buyurduktan sonra, "Dağdan odun, toplama olsa bile bir iş tutmanın, başkalarına el, avuç açmaktan daha iyi olduğunu söylemiştir."
Büyük İslam düşünürü Maverdi "insanların gelecekle ilgili ekonomik düşünce ve projelerini 'Geniş Emel' şeklinde adlandırarak bunun daha iyi bir olduğunu söylemiştir.
Maverdi'ye göre insanların daha çok çalışıp daha çok kazanma arzusu taşımaları, Allah'ın insana verdiği bir lütfu olur. Eğer insanlar gelecek kaygısı taşımadan günlük ihtiyaçlarıyla yetinseler ve daha fazlasına karşı istek duymasalardı bu insan topluluklarının meydana getirdiği devletler diğer çalışan yeni yeni şeyler üreten toplulukların gerisinde kalır ve yok olur giderlerdi. 
Çalışmayan diğer milletler tarihten silinmiş gitmişlerdir. Ülkelerin daha çok gelişmesi ve mamur hale gelmesi, bireylerin içindeki kazanma arzusuna bağlıdır. Bu sayede her nesil bir sonraki nesile, bir önceki nesilden aldığından daha gelişmiş ve bakımlı bir ülke bırakır. Böylece zaman geçtikçe ülke, daha düzenli, daha huzurlu, daha gelişmiş hale gelir.
Hz. Peygamber'imiz (S.A.V) şöyle buyurmuştur:
"Emel (gerçekleşmesi Zamana bağlı istek, amaç),ümmetime Allah'ın bir rahmetidir.
Fakat, emel ile hayal arasında fark vardır. Emel, sebeplere sarılmak, hayal ise boş kuruntularla avunmaktır." Maverdi; bolluk ve refahın artmasıyla toplum barışı sağlam temellere oturur, insanlar "ülkenin imkanlarından EŞİT PAY ALIR. Yokluktan kaynaklanan kıskançlık ve düşmanlıkları ortadan kaldırır, toplum bireyleri arasında kaynaşmayı artırır. Refahın yaygınlaşması iki şeyle sağlanır. İş alanlarının  çokluğu ve ihtiyaç maddelerinin bolluğu alim gücünün artması, işsizliğin azalması.
"İslamda her hak ve imkan bir sorumluluk ve görevin karşılığıdır."
İslamda her hak ve imkan, bir sorumluluk ve görevin karşılığıdır. İslam ahlakları, insana tanınan hak ve imkanlar karşısındaki görevleri yerine getirmeyi çoğunlukla "ŞÜKÜR" terimi ile ifade ederler. "ŞÜKÜR" şu görevleri yerine getirmek suretiyle olur.
1- Kazanma faaliyetleri sırasında halis bir niyet taşımak.
2- Mesleki bilgi ve ehliyete sahip olmak.
3- Allah'ın haram kıldığı şeylerin üretim ve ticareti ile meşgul olmamak. Örneğin; Kumar,hırsızlık, dolandırıcılık, zimmet, faizcilik, tefecilik, spekülasyon, rüşvetçilik ve kaçakçılık gibi toplum zararında olan ve insanın şerefi ile bağdaşmayan yollardan kazanç sağlamayı yasaklayan, bütün kazanç yollarına tevessül etmenin Müslümanın temiz ve yüksek şahsiyeti, üstün hizmet anlayışı ile bağdaşmadığına işaret eden yüzlerce AYET VE HADİS bulunmaktadır.
3- İşçinin haklarını gözetmek, çalışanın haklarını gözetmek: İşverenin işçiye İslam Dini'nin emrettiği ölçüler içerisinde zamanın ve örfün icaplarına göre makul bir ücreti zamanında ödemesi ve diğer maddi ve manevi haklarına riayet etmesi gerekmektedir.
4- İşverenin haklarını gözetmek: İşçi, iş sahibinden, kendi haklarına beklediği saygıyı aynı şekilde, işverenin haklarını da kendisi göstermelidir.