İcra dairelerinin çokluğu, cezaevlerinin doluluğu karne notumuzu düşürür…
Atinin medeniyet ufkunda bir güneş gibi parlayacaktır diye kastedilen Türk medeniyetinden uzağız. Bu hedefi yakalamanın yolu EĞİTİM’den geçer. Eğitim, milli vasfını neredeyse kaybetmiştir.
1949 yılında ABD ile imzalanan Fulbrigt anlaşmasıyla eğitimimize kazandırılacak müsbet gelişmeler, neticeleriyle sabittir ki sağlanamamıştır. 1970’li yıllardan itibaren ABD bu anlaşmadan doğan haklarını AVRUPA BİRLİĞİ’ne devretmiştir.
Halen eğitim sistemimizin şekillenmesinde bu yabancı danışmanların etkisi vardır.
Eğitim milli olmak zorundadır. Hatta siyasilere, iktidarlara bağlı olmaksızın bağımsız ve değişmeyen, hedefleri Türk milletinin yücelişine kilitlenmesi olmalıdır. Maalesef Savunma ve Eğitim bakanlıklarının başına konan MİLLİ kelimesinin içeriğinin doldurulamadığını müşahade ediyoruz. Ezberciliğe ve sınav yarışmacılığına dönüşen eğitimimiz alarm vermektedir. İnsanımızın yeteneğini ortaya çıkaracak ve geliştirecek şekle gelmedikçe sistem; problem üreten, çözüm üretmeyen vasfından kurtulamaz.
Kitle iletişim araçlarının artmasıyla Devletin vatandaşının eğitimine pozitif katkı vermesi amacıyla RTÜK kurulmuştur. Bu kurumdakiler eğitimin, ahlakın, adaletin temellerini sarsan film, dizi ve reklam filmleri konusunda zerre miktarı önlem almamakta, dini, milli, ahlaki, ekonomik, sosyal çözülüşlere seyirci kalmaktadır.
Ailede verilen eğitimi, okulda verilen eğitim, üniversitede verilen eğitimi, çevre faktörleri takviye edip tamamlamadıkça eğitim amacına ulaşamaz. Televizyonlarda yayınlanan bilgi yarışmalarındaki çoğu iyi okul diplomalılarının cevapları bazen insanımıza saç baş yolduracak cinsten. Diploma skandalları, adaletsizliğe kapı aralıyor.
Gazze’deki soykırım ve vahşeti, Doğu Türkistan’daki asimilasyonu protesto amacıyla düzenlenen BOYKOT’ların uygulanması netice verecekken başarısız olmamızda dahi eğitim eksikliğinin payı büyüktür. Bu soykırım ve vahşetlere karşı ciddi tepkileri, kampanyaları bizden başka eğitimi yüksek ülkeler düzenliyor, LUTFEN biz de katılıyoruz.
Mesleki ve teknik eğitim ihmal edilmekte, sektörlerin ihtiyaç duyduğu ara eleman ihtiyacı karşılanamaz hale gelmektedir.
Dünyada belki de en fazla eğitim bakanı değiştiren ülkeyiz. Her gelen BAKAN, bir öncekinin sistemini değiştirmeyi marifet, icraat saymaktadır.
Öğretmenlik mesleği büyük değer kaybetmiştir. Milletvekili maaşının öğretmen maaşından biraz fazla olmasını öngören Gazi Mustafa Kemal’in uygulaması rafa kaldırılmış, vekillik rant kapısına dönüştürülmüştür. Görev yapan emekli milletvekili ile görev yapan emekli öğretmenin maaşı arasında uçurum vardır.
Üniversitelerin eğitim fakülteleri nitelikli öğretmen yetiştirir hale gelmelidir. Öğretmen; kılık kıyafetiyle, duruşuyla, bilgisiyle toplumun önderlerinden olduğunun bilinciyle tebarüz etmelidir.
Öğretmen meslek liseleri yeniden ihdas edilmeli, öğretmen akademileri kurularak, eğitim yöneticisi, denetim elemanı, eğitim uzmanı ve akademik personel yetiştirilmelidir.
Tabi ki bunları gerçekleştirmek için, hangi yapı taşından tutsanız elinizde kalacak ülkenin bulunduğu durumdan ızdırap duymak, özellikle de samimi olmak gerekir. İşte o zaman çocuklarımız ve gençlerimiz milli ve manevi değerlerimize göre eğitilecek, bozulan aile kurumu düzeltilecek, uyuşturucu kullanımı, şans oyunları ve kumar bağımlılığı tedavi edilerek güçlü toplumun temeli atılacaktır.
Bu ızdırabı duyan MİLLET evlatlarını temsilen Millet Partisi Genel Başkanı Cuma NACAR’ın;
“Öğretmeni İtibarlı,
Öğrencisi Özgüvenli,
Velisi Huzurlu,
MİLLİ Bir Eğitim Öğretim Yılımız Olsun”
2025-2026 eğitim öğretim yılının milletimize, öğretmen ve öğrencilerimize, velilerimize hayırlı olmasını diliyor, eğitim şehitlerimizi rahmet ve minnetle anarken, görev başındaki tüm eğitimcilere şükranlarımızı sunuyoruz.” mesajına katılmamak elde değil…
Himmet KASAL
Yorumlar
Kalan Karakter: