1- Cömertlik ve yardım etme de akarsu gibi ol.
2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3- Kusurları Örtmede gece gibi ol.
4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5- Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6- Hoşgörülülükte Deniz gibi ol.
7- Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.
Hazreti Mevlana’nın yedi sırrından ve öğütlerinden birisi olan “Cömertlik ve kişilere yardım etme ne demektir?”
Cömertlik; insanın sahip olduğu imkânlardan, muhtaçlara meşru ölçüler dâhilinde ve Allah rızasından başka hiçbir gaye gütmeden ihsan ve yardımda bulunmasını sağlayan üstün bir ahlak kuralıdır. Cömertlik ruhun melekesidir, insanları, muhtaç olanları, yardım etmeye yönlendirir. Bu güzel ahlaka sahip olan bir kişi hiçbir kimsenin zorlaması olmadan yardımlaşmayı can-ı gönülden arzu eder.
Cömert olan kimse “Rızkı veren Allah’tır” düşüncesi ile hareket ettikleri için kalpleri de zengin ve temizdir. İmkânları ölçüsünde her ne suretle olursa olsun başkalarına faydalı olmaya çalışırlar. Allah’ın kendilerine lütuf ve ihsanından verdiği nimetlerin de muhtaçların hakkı olduğuna inanırlar ve cömertliği kul hakkının temeli sayarlar.
Kendi haklarını herkese helal ederler, kendi ihtiyaçlarını hiç düşünmeden zor da olan ve ihtiyaç sahibi olan kişilere öncelik tanıyarak onlara ihtiyacını gidererek yardım da bulunurlar.
İslam âlimlerine göre cömertliğin dereceleri şunlardır;
- Malından bir kısmı ile yapılan cömertlik, bu cömertliğin asgari derecesi olarak kabul edilir.
- Karşılık beklemeden yapılan cömertlik, malının çoğunu dağıtıp geriye azını bırakarak yapılan cömertliktir.
- Kendisi için gerekli, olan bir şeyi zarar ve sıkıntılara katlanarak kendi kullanmak yerine başkalarının istifadesine sunmak suretiyle yapılan cömertliktir.
Kuran-ı Kerim de Cömertlik, cihat ile aynı seviyede tutulmakta, Allah’ın insanlara verdiği rızıktan diğer kullarında adaletli bir şekilde yararlanması istenmektedir. (Bakara:2/254)
Cömertliğin kıyamet gününde insanı her türlü sıkıntıdan kurtarmaya vesile olacağı yine
Kuran-ı Kerim’de bildirilmektedir. (Bakara: 2/222)
Bazı ayetlerde cömertlik, Allah’a verilen bir borç olarak sunulmaktadır.
(Bakara: 2/224 – Maide: 5/13 – Hadid: 57/11)
Kalpler cömertlik sayesinde temizlenir. (Leyl:92/17-20)
Çünkü küfü ve nifaktan (dışarıdan mümin ve Müslüman görünmekle beraber kalben Allah’ı, İslam Peygamberlerini ve İmanın diğer esaslarını kabullenmemek, inanmamak kalbi karartan unsurlardan biri de aşırı mal sevgisi ve servete bağlılık genel anlamıyla dünyaya düşkünlüktür, dünya arzusudur. Nitekim Kuran-ı Kerim de “Serveti de düşkünce seviyorsunuz” buyurulur. (Fecr:89/20)
İşte bu sevgi ile insan “ Ben bu malı sarf edersem bana bir şey kalmaz” korkusuna düşer ve hemen şeytana harekete geçerek, “Şeytan sizi fakirlikle korkutur, size cimriliği öğütler” (Bakara:2/268)
Oysaki Allah’ın bildirdiğine göre “Mal ve Servet insan için bir imtihandır.” (Zümer: 39/49-52)
“Bu imtihandan başarılı çıkmanın yolu cömertliktir. (Tegabün- 64/15-17)
İnsanların cömertlikten kaçmasının sebepleri başında “Benim olan varlığı başkalarına neden vereyim?” duygusu ile “Başkalarına verirsem benim varlığım azalır ve ihtiyacım olduğunda zahmete düşerim.” Duygu düşüncesi gelir. İslam dini ise bu duygu ve düşünceyi kökünden kaldırmıştır. İslam’a göre, “Mal ve servet herhangi bir şahsın temelli kendisinin değildir.”
“Mal ve servet yalnız Allah’ındır her şeyin gerçek Malik’i O’dur.”
(Ali İmran: 3/179, Hadid:57/10)
Yunus Emre’nin bu hakikati mısralarında şöyle dile getirmiştir:
“Mal sahibi, mülk sahibi hani bunun ilk sahibi? Mal da yalan, mülk de yalan var biraz da sen oyalan.” Mal gerçekte Allah’ın olduğuna göre tabii olarak sebepler âleminde sahibi olan kimsenin de hiç olmazsa ihtiyacından fazlasını gerçek sahibinin Yani Allah’ın yolunda sarf edilmesi, inanan için en makul olarak tavsiye edilir.
Yorumlar
Kalan Karakter: