İlişkilerde en çok duyduğumuz cümlelerden biri şu değil midir: “Ben onu çok seviyorum ama beni anlamıyor.” İletişim yalnızca konuşmak değildir. Bazen susarak, bazen bir bakışla, bazen de yumuşacık bir dokunuşla bile bağ kurarız. Ama bütün bunların anlam kazanabilmesi için niyetimizin duymak ve duyurmak olması gerekir. Dinlemek sadece fiziksel olarak yapılan bir eylemdir.
Psikoloji literatüründe çift ilişkilerinde iletişim; duyguların, düşüncelerin ve ihtiyaçların açık, dürüst ve yargısız bir biçimde paylaşılabilmesi olarak tanımlanır.
Ünlü evlilik terapistleri John ve Julie Gottman’ın yaptığı çalışmalara göre, uzun süreli ve sağlıklı ilişkilerin temelinde etkili iletişim vardır.
Ancak dikkat edin; etkili iletişim “çok konuşmak” değildir. Bazen en etkili iletişim, karşındakinin duygusunu sessizce anlayabilmektir.
Bir tartışma anını düşünelim.
Partneriniz size kızgın bir şekilde “sen hep böylesin!” dediğinde ne hissediyorsunuz?
Savunmaya geçiyor, örneklerle kendinizi haklı çıkarmaya mı çalışıyorsunuz?
İşte tam o anda iletişim kesiliyor.
Çünkü o cümlede duyulmak isteyen şey aslında şudur:
“Yalnızım, görülmüyorum, değerim anlaşılmıyor.”
Duyguların altındaki ihtiyaçları duymadıkça, kelimeler bir duvar gibi örülür.
İyi bir iletişimin üç temel taşı vardır:
1. Empati: “Onun yerinde olsam ne hissederdim?” diyebilmek.
2. Ben Dili: “Sen beni hiç anlamıyorsun” yerine “Ben anlaşılmadığımı hissediyorum” diyebilmek.
3. Zamanlama: Duygular çok yoğunken yapılan konuşmalar genelde yara açar. Oysa sakinleştiğimizde, kelimeler de yumuşar.
Bir ilişkiyi ayakta tutan şey mükemmel olmak değil, birbirine şefkatle yaklaşabilmektir. Birbirini duyan iki insan, konuşmadan bile anlaşır. Gerçek iletişim, ses tonunda başlar, kalpte biter.
SEDA İŞİSAĞ
Uzm. Psikolojik Danışman
Yorumlar
Kalan Karakter: