Gün içinde bedenimizden gelen en küçük sinyalleri fark ediyoruz. Bir ağrı, hafif bir çarpıntı ya da başımızın dönmesi… Ve tam o anda içimizdeki kaygılı ses devreye giriyor: “Ya ciddi bir şeyse?”, “Bu belirti tehlikeli olabilir mi?”, “Ya doktora gitmezsem ve geç kalırsam?”, “Doktora gittiğimde kötü bir hastalığım olduğunu söyler mi?” Bu sesler, düşünceler öyle güçlüdür ki, o an tüm mantıklı düşüncelerimizi bastırır. Sanki bedenimizin her küçük işareti büyük bir hastalığın habercisiymiş gibi hissettirir.
Eğer bu konular size bir yerlerden tanıdık geldiyse bunun psikolojide bir yeri var. Yalnız değilsiniz. Tam bu düşüncelerle boğuşurken devreye dayanıksızlık şeması dediğimiz şey giriyor. Dayanıksızlık şeması; olumsuz durumlar karşısında dayanıklı kalamayacağını düşünmek ve hissetmekle ilgilidir. “Ben hastalıklara karşı savunmasızım.”, “Ya başıma kötü bir şey gelirse?”, “Ben bunlarla baş edemem.” düşünceleri zihnimizi ele geçirir. Oysa kendimize sormamız gereken çok daha sakin bir soru var: “Gerçekten bu kadar güçsüz müyüm?” Elbette hayır! İnsan bedeni ve zihni düşündüğümüzden çok daha dayanıklıdır. Bunu kanıtlayan yüzlerce kez toparlanışımız, iyileşmemiz, yeniden ayağa kalkışımız var. Dayanamam dediğiniz, endişelendiğiniz kim bilir kaç tane grip, enfeksiyon, vücut kırgınlığı veya başka hastalıkları atlattınız.
Öz şefkat, tam da burada ihtiyacımız olan şey. Kaygılı zihnimiz bize korku fısıldadığında, kendimize dostça yaklaşmak gerek. “Korkuyorsun, evet. Bu normal.” diyebilmek. Belki de aynı durumda olan yüzlerce insanın olduğunu hatırlamak. Çünkü hissettiğimiz şey ne kadar kişisel görünse de aslında pek çok insanın yaşadığı ortak bir deneyim. Kendimize dostça yaklaştıktan sonra ise kendimizi gerçekçi düşünmeye yönlendirebilmemiz gerek. “Gerçekten çok hasta olabileceğime dair bir kanıtım var mı?”
Nasıl ki cesaret korktuğun halde üzerine gidebilmek ise dayanıklılık da, kaygısız olmak değil; kaygıya rağmen ilerleyebilmek demektir. Hastalık kaygısının sesini kısmak istiyorsak, önce o sesle savaşmayı bırakıp, onu anlayışla dinlemeliyiz. Tıpkı sevdiğiniz birine yapacağınız gibi…
Seda İşisağ
Uzm. Psikolojik Danışman
Yorumlar
Kalan Karakter: