Toplum olarak bir araya geldiğimizde ne olacak bu memleketin hali? Diyerek sorarız cevabını da kimleri iyi olur inşallah diyerek veriri; kimleri de çivisi çıkmış bu yapının bir daha onarılmayacağını ifade ederek verir.
Ama bir şeylerin yolunda gitmediği ortadadır. İnsanlar için çoğunlukla problemlerin kaynağıdır. Yoksa hak teala yolunda gidenlere zulmetmez. Yine insanlar kendini düzeltmedikçe kurulu nizamın düzeleceğini beklemek boşuna ümitlenmektir.
İman zafiyetinde düştüğümüzde problemler sökün etmektir. İslam toplumunda yaşıyoruz diyoruz ama, yalancılık, hilekarlık, fırsatçılık başkalarının haklarını gasp nitelikli dolandırıcılık aldatma gibi Müslümana yakışmayan ne kadar olumsuz davranış varsa hemen hepsi bizde mevcut.
Toplumumuzu soran bunca davranış bozuklukları bizde enflasyon olarak, terör olarak, hastalık olarak geri dönmektedir. Bu kısır döngü insanların kendi kendini düzeltmedikçe artan problemleri beraberinde getirmektir.
Devletimizi yönetenlerin insanımızı inkılap derecesinde değişikliğe uğratacak bir projesi olması birinci derecede olmazsa olması olmadıkça daha çok ne olacak bu memleketin hali? Diyerek sorarsınız.
Türk-islam tarihinde nice bunalımlı zamanlar gelip geçmiştir. Bunalımlardan çıkışların değişmez kaidesi, bükülmeyen, dönmeyen çelik gibi iradedir. Malayani şeylerle meşgul olan nemelazımcı insanların böyle bir iradeyi göstermesi ancak inkılap çapındaki bir değişimle olabilir. Konu hakkında büyük fikir ve dava adamı rahmetli Aykut Edebali’nin şiirsel anlatımlı sözlerine bir bakalım:
İnkılap ; ölüp de dirilmektir.
Köhneyen adamdan
Yeni bir insan dirim,
Topraktan fışkıran tohum gibi,
Köhneyen adamdan
Yepyeni bir insan dikmektir.
Kafadan bir mahkeme kurulur.
Değerler birer birer yerlerini bulur.
Hakk kültürün saltanat tahtına kurulur.
Gayri milli kültür merhametsizce vurulur
Beyin mihveri mefhumlar.
Yıkanır, arınır, ve durulur.
Akla, kalbe hareketle.
Ve bütün şahsiyete.
Hakkın prangası vurulur.
Bu çaptaki inkılap yani köklü değişim hareketlerini olduğu zamanlar 7. Asırda islam medeniyetinin doğuşunda 1299 yılında Osman gazi dedemizin Osmanlı’yı kurmasında 1453 yılında İstanbul’un fethinde ve de 1915-1923 yılları arasındaki kurtuluş savaşı yıllarında vuku bulmuştur.
Umutsuzluk bize göre değildir nitekim Selçuklunun son zamanlarında Bizans tekfurlarının, Moğol istilacılarının zulümlerindeki kapkara günlerde haklının değil güçlünün hakim olduğu bugünler de yunus Emre’ler taptuk Emre’ler umut olarak çıka gelir. Yunus insanları Allah’a çağırır. Tevekkül ve sabrı dünyadan kaçışı olarak değil, dünyayı boyunduruk altına almak için tavsiye eder
Yunusun tavsiye ve irşadları yıllar sonra Osman gazi ile hedefini vurur. Kara Osman’ın çelik iradesi Allah’ın emirlerine o kadar ram olmuştur ki otoriteyi yıkmaya çalışan öz amcası olsa bile onu tepelemekten çekinmez.
O kadar muhtacız ki böylesine iradeyi gösterebilecek yöneticilere öylesine muhtacız ki önce kendisini düzeltecek iradeyi gösterebilecek tertlere, Rabbim inkılap derecesinde değişikliği şahsımıza toplumumuza ve insanlığa nasiptesin.
Sağolasın hocam teşekkür ederim.
Böylesine yol gösterici mükemmel ilmi yazı için himmet kasal abimize teşekkürlerimi bir borç bilirim selam ve saygılarımı sunuyorum