Atalarımızdan bize kalan bazı sözler anlamlarını zaman içerisinde daha da kıymetlendirebiliyor.
Bu Sözlerden biri de "Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı,” sözüdür. Mecazen kullanılan Bit Pazarı kullanılmış, ikinci el eşyaların alınıp satıldığı yer anlamındadır. Yoksa haşere olan bit in alınıp satılacağı yoktur.
İnsan yaşamı öylesine hızlı değişimler gösteriyor ki bu baş döndürücü gidişata hayret etmemek mümkün değil.
Beden gücü sarf edilerek uzun zamanda elde edilen nice şeylere makina gücü, robotlar kullanılarak çok kısa zamanlarda ulaşılabiliyor.
Teknolojinin kazanımlarını insanoğlunun yaşam şartlarını kolaylaştırmakta kullanmak mutlaka iyidir. Böylelikle insan Rabbini bilmek, ona itaat ve ibadette bulunmaya daha çok zaman ayırabilir. Yaşanan olaylar tam tersini gösteriyor.
Daha çok Allah'a onun dinine yöneleceğine ondan uzaklaşan nesiller görüyoruz.
İnsanların en hayırlısı onların hayrına çalışandır denmiştir. Bu çalışma onun dünya ve ahiret hayatının güzelliği için olan çalışmadır.
İslam dini böyle çalışmaları SALİH AMEL olarak adlandırmıştır.
"iman edip, HakkIı sabrı tavsiye edenler, salih amel işleyenler dışındaki insanlar hüsrandadır diye yeminle bahsedilen ASR suresi muhteşemdir.
Günümüz insanı rahatı, kolaylığı buldukça çok şükredeceği yerde, yaradılış gayesini unutmakta, şükürden geri kalmakta, istikametten uzaklaşmaktadır.
İntemet, bilgisayar, tablet, cep telefonları getirdiği yüzlerce faydanın yanında insani değerlerin unutulması mahzurunu da beraberinde getirmektedir.
- Sıla-i rahim, eş dost akraba ziyaretleri, hacı arkadaşlığı, asker arkadaşlığı gibi kavramlar eskiden daha güzel anlamlar taşıyordu.
- İnsani münasebetler birbirine dokunularak, tokalaşarak, kucaklaşılarak ve bunlara selamla başlanıp selamla ayrılınarak sıcak tutulurdu.
-Evlilikler daha bir ciddiydi.
- Çıraklık, ustalık ayrı bir anlam taşıyordu.
- Büyüğe maygı, küçüğe sevgi, komşuluk bir başka güzeldi
- Delikanlılık, kötülere karşı durma, iyilerin yanında yer almaktı.
- Yalan, hile, düzenbazlık rağbet görmezdi.
Değerli okurlar ve izleyiciler. Ben bunları anlatınca bir kısmınız hatıralarında bir şeyleri canlandırmaya çalışmıştır.
Belki de bir kısmınız; ESKİYE RAĞBET mi ediyorsun demiş olabilir olsun.
1940-1970 arasında doğan neslin eskiye rağbet edebileceğini varsayıyorum.
Neslimizi, aslımızı değerlerinden uzaklaşmadan ileriye taşımak zorundayız.
Öbür türlü kontrol mekanizması bizde olmayan güdülen toplum olma tehlikesi vardır. Çalışmayan, üretmeyen toplumlar hürriyetlerini ve bağımsızlıklarını koruyamaz ve emperyalist güçlerin oyuncağı olurlar.
Nitekim, Gazze şanlı direnişinde, İsrail’in yaptığı insanlık dışı hunharca katliamlara İslam-Arap aleminden kayda değer eylemler çıkmamıştır.
İradesini BATI ya teslim etmiş şeyh, kral, başkanlar HAK'kın karşısında susarak düşmana hizmet eder durumdadır.
Rabbimiz Allah'tır deyip istikamet üzere yaşayanlar zulme rıza göstermezler.
İnsanlığın kurtuluş ve geleceği, son din İslam, son kitap Kuran’ın anlaşılıp yaşanmasındadır. Bunu kendine rehber edecek, bu yolu açacak olan da inanıyoruz ki Türkiye olacaktır.
Muhtaç olduğumuz şey yeni bir barış medeniyetinin kurulmasından geçer.
Din düşmanlığı gibi din istismarının da bittiği gerçek laikliği ilke edinen Muhteşem Türkiye, hem bir hedeftir, hem de Asr-ı saadetleri özleyen büyük bir sevdadır.