BAYRAM DEĞİL SEYRAN DEĞİLSE GÜZELLEMELER NİYE?
- Her biri hayata umutla bakan 53 binden fazla Gazzeli'nin katledilmesi,
- Bunlardan 31 Bininin kadın ve çocuk olması, 120 bine yakın yaralanması,
- 13 Bin civarında cesedin enkaz altında çürümeye terkedilmesi,
- Yerle yeksan edilen Gazze ve huzursuz-hürriyetsiz Filistin topraklarında yurtlarından koparılmış 2,5 milyon var iken, ABD Başkanı Trump ile soykırımcı Netanyahu bir araya ikinci kez geldiler.
Birbirlerine peşrev misali övgülü görüşmeleri sırasında T.C. Cumhurbaşkanı da gündeme getirildi. Trump in Sn. Erdoğan için, "Benim harika ilişkilerim olan bir adamdır Erdoğan, ben onu severim o da beni"
Suriye'yi kastederek "Tayyip Erdoğan sağlam biridir, kimsenin yapamadığını yaptı"
Netanyahu’ ya dönerek "Bak Bibi, Türkiye ile ilgili sorunun olursa çözerim." gibi daha nice laflar etmiştir.
Gazze'yi boşaltıp Akdeniz Rivierası yapmak isteyen katil destekçisi Trump'ın böyle bir hayali gerçekleştirmek Türk Kamuoyunun ve Erdoğan’ın iknası için güzellemeler ön hazırlık gibidir. Nitekim Türk basınının bazı kalemleri, Gazzeliler için TEHCİR değil de HİCRET kavramını kullanmaya evrilmiştir.
10-40 milyar dolarlık göçmen yardımının Birleşik Amerika tarafından yapılabileceği dillendirilmektedir.
Başkaca bir sürü sebep yanında muhtemeldir ki BOP eş başkanlığı süresinde yol arkadaşlığını tam layıkıyla yapmasından dolayı bu güzellemeler yapılıyordur.
Hürriyet eşitlik insan hakları Gazze'de ABD Tarafından dolarlarla satın alınmakta iken, Kıbrıs Rum yönetimini tek otorite saydırmak uğruna Türki Cumhuriyetlerde 12 milyar AVRO' ya pazarlanmak isteniyor. AB'nin karanlık yüzü budur?
Dolarlar, Avrolarla çepe çevre kuşatılmak istenen, Mavi Vatandan sürülmek istenen mazlumların umudu Türkiye' dir.
Karabağ' ın işgalden kurtarılmasında yardımcı olduğumuz Azerbaycan Devlet başkanı Sn. İlham Aliyev' in " İsrail ile dostuz, Türkiye ile müttefikiz" sözlerini iyce ölçüp biçmek lazımdır.
Trump'ın Erdoğan, övmesi, ilk bakışta takdir gibi algılansa da gücün kimde olduğunu hatırlatan bir üst perde hatırlatmasıdır. "Çok akıllı bir adam, çok güçlü biri ama ben Rahip Brunson' u bir telefonla aldım” ifadeleri nasıl yorumlanır?
İktidarın, Kıbrıs-Kudüs-Türkistan-Mavi Vatan politikalarının istenen düzeyde olmadığını görmekle beraber, ana muhalefetiyle yavru muhalefet partilerinin de konuları esastan alan stratejilerinin olmadığını, yapıcı muhalefet yerine bilindik sahalarda beraberce top çevirdiğini görüyoruz.
Siyaset öylesine kirlenmiştirki bir çok vatandaşımız siyasi konuları aşanlar yalancılıkla ve sahtekarlıkla suçlamaktadır. Adalet Mülkün Temelidir yazısı hakimlerin arkasında arz endam eder etmesine de insanların buna olan güven endeksi her geçen gün azalıyor. Merhum Abdurrahim Karakoç' tan seçtiğimiz iki kıta şiir günümüz gerçekleriyle bakın nasıl örtüşüyor.
Gene tehir etme üç ay öteye, Mülkün temeliydi adalet hani?
Bu dava dedemden kaldı hakim beğ. Bizim hak, temelde saklımı yani?
Otuz yıl da babam düştü ardına, Çıkartıp da versen kim olur mani?
Siz sağ olun, o da öldü hakim beğ, Yoksa hırsızlar mı çaldı hakim beğ.
Kaht-ı rical eskilerin devlet adamı kıtlığı için söylediği sözdür. Ülkemizde politikacı çok ama devlet adamı çok azdır. 20 Nisan' da 12. Kurultayını görkemli bir şekilde yapan Cuma Nacar başkanlığındaki Millet Partisinin bundan önceki genel başkanı Bilge Lider Aykut Edibali' nin şu anlamlı sözünü hatırlayalım:
“Politikacı bir sonraki seçimi, devlet adamı gelecek nesilleri düşünür.”
İnsanların, cinlerin ve kuşların hükümdarı Hz. Süleyman'a kalmayan dünya, Trump'a da, Bibi'ye de, Putin’e de hiç kimseye kalmayacaktır. Geçen yazımızda Mimar Sinan'ı, bu yazımızda güçlü bir devlet adamı, iyi bir stratejist, önemli bir bilim adamı, mükemmel bir sanatkâr ve mütefekkir Fatih Sultan Mehmed' i anıyoruz.
Her fani gibi öldü, ama asırlarca anılacak eserler bıraktı. Ruhları şad olsun.
Himmet KASAL
Yorumlar
Kalan Karakter: