TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Yöneticilerimizin gündeme getirdikleri “Terörsüz Türkiye” hedefi ülkemize barış ve kardeşliğin gelmesi umuduyla, bir o kadarda endişe ile karşılanmakta.
İnsanımız yıllarca canlarını kara toprağın bağrına yöneticilerimizin aymazlığı, basiretsizliği neticesinde gözyaşları ile verdi. Bu kör kardeş kavgasına sağ-sol, alevi-Sünni, Türk-Kürt isimleri takılsa da esas amacı, terörle Türkiye’yi parçalamak, güçsüz bırakmaktı.
Farklı maksatlar için, hiçbir insani kural tanımadan her türlü şiddet içeren eylemlere terör, yapan kişilere terörist denilmekte. Mevcut yönetimin otoritesini sarsmak, zayıflatmak, toplumda korku ve kargaşa yaratmak, Mal-can güvenliğini tehdit etmek terör tanımı içine girmektedir. Eskiden bu tür eylemlere mevcut siyasi yönetimi tanımama, isyan, başkaldırma, dağa çıkma, çete olma tabiri kullanılırdı. Bu eylemleri gerçekleştiren kişiler bazı haklı nedenleri öne sürseler de esas amaçlarının ne olduğunu kendileri de ifade edemezler çünkü gizli servislerin kullanışlı birer aparatı haline gelmişlerdir.
Bulunduğumuz coğrafya da savaşlar, terör hiç eksik olmamış, olacağa da benzemez. Yaşadığımız yerler çeşitli medeniyetlerin, inançların ve kavimlerin hüküm sürdüğü ve yıkıldığı tarihe malzeme olmuş netameli coğrafya. Üç kıtanın geçiş yolu. Önemli su kaynaklarına ve verimli topraklara sahip dört iklimi yaşayan bir ülkede yaşamanın bedeli de ağır olmakta. Anadolu da yaşamak isteyen sulh-u salah istiyorsa her zaman için cenge hazır olmalı.
Bizans-Pers, Bizans- Arap, Bizans-Türk savaşları, Haçlı seferleri ve nihayet Osmanlı hâkimiyeti Anadolu üzerinde derin izler bırakmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve sonrası başlayan iç isyanlar her ne kadar yönetimin zafiyetlerinden kaynaklansa da yabancı devletlerin iç işlerimize müdahalesi olduğu belgelerle ortaya çıkmıştır.
Son elli yıldır Ülkemizde yaşanan terör olayları da tarihte yaşananlardan farklı değildir. İçeride aymaz, basiretsiz yöneticilerin insan hak ve onuruna yakışmayan yaklaşımları, dışarıdan fırsatlardan yararlanmayı maalesef beceren gizli servislerin müdahalesi ülkemizi kan gölüne çevirdi. Türkiye’de yaşadığımız Terör eylemlerinin adına ne denirse densin tamamı dış kaynakla finans edilmiş, eğitilmiş profesyonel örgütlerin işi olduğu ayan beyan ortadadır.
Dış güçlerin eğitip-donattığı, yönlendirdiği terör örgütü ile müzakere barış ve huzur sağlar mı? Bu akıl dışı, hukuki, sosyal alt yapısı ne olduğu bilinmeyen çözüm süreci başarıya ulaşır mı? Acaba hangi tavizler karşılığı sözde silah bırakma, terör örgütünü lav etme gerçekleşecek. Bu ve buna benzer sorular halkın zihninde derin şüpheler oluşturmaktadır.
Devletimiz ve Milletimiz tarihi bir süreçten geçmektedir. Etrafımız ateş çemberine dönüşmüş durumda. Çok sinsi bir düşman sınırlarımızın dibine kadar sokulmuş, her an sıcak çatışma ihtimali mevcuttur. Ülkemizin biran evvel iç huzuru sağlamalı, ekonomisini, Ordusunu güçlendirmeli, birlik ve beraberliğini temin etmeli.
Terörsüz, Güçlü, Mutlu, Müreffeh bir Türkiye için öncelikle. Anayasa başta olmak üzere bütün yasalar, hukukun üstünlüğü ilkesi esas alınarak uygulanmalı. Devlet hizmetleri ırk, dil, bölge farklılığı gözetmeksizin eşit olarak sunulmalı, tüm vatandaşları adaletle kucaklamalı.
Bu konuda yıllar önce kafa yorup çözüm önerileri sunan Merhum Aykut Edibali bir kitabında şunları ortaya koymuş.
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünyanın ve özellikle Ortadoğu'nun yeniden düzenlenmesi misyonunu yerine getirmelidir. Ortadoğu, yeniden ve adâletle düzenlenmediği sürece, hiçbir kavmi sorunu âdil ve insani biçimde çözemezsiniz.
Mesele, siyâsetimizin, pratik olarak partilerimizin ve meclisimizin Gazi Meclis'in gerçek halefi hâline getirilmesidir.
Umutta budur, beklenti budur, yol da budur.
Ortadoğu, İslâm Rönesans’ı temelinde bir Barış Medeniyetine evrilmelidir.
Bunun için, Türk siyâseti bilmelidir ki Türkiye'nin PKK ile mücadelesinin vazgeçilmeyecek coğrafya ve medeniyet boyutu İslâm'dır.
Bu nokta unutulmamalıdır.
Bu konuda, İslâm’la şeref bulmuş Müslümanlara soy, sop, ırk, kabile üstünlük davalarını cahillik davası olarak telkin eden Veda Hutbesi ve Medine Anayasa'sı referans kaynak olarak yeter." Aykut EDİBALİ Milli Birlik ve Doğu Meselemizin Çözüm Esasları. Bayrak Yayınları 2011-İstanbul
Terörsüz Türkiye isteniyorsa yapılması gerekenler belli. Bundan ötesi lafügüzaftır. Hele dışarıdan üflenen akılla yapılacak bir iş ve sonunun nereye varacağı iyi hesap edilmeden atılacak bir adım başımızı çok ağrıtır. Yaşadığımız topraklar çatal yüreklilerin, Dünya’ya meydan okuyan, ilimde derinleşen, basiret ve hikmet sahibi dâhilerin hükmede bildiği ender yerlerden biridir. Bunun kıymetini bilip ona göre davranılmalıdır.
Hoşça kalın, sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: