10 Kasım 1938 Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat ettiği gün. Son yıllarda 10 kasım Atatürk’ü anlama, bizlere bıraktığı eserleri üzerinde düşünme, değerlendirme yapma fırsatı yaratması gerekirken, maalesef Onu istismar etmek isteyenlerle, Ona kin ve husumet duygusu besleyen bazı zavallıların küstahlıklarını gösterme fırsatı veren bir güne dönmüş durumda.
Mustafa Kemal Osmanlı coğrafyasında, Osmanlı tebaası olarak doğmuş, Osmanlı mekteplerinde okumuş, Osmanlı askeri olarak çeşitli cephelerde savaşmış, Veliaht Vahdettin le beraber Avrupa’ya gitmiş, Ateşe olarak Osmanlıyı temsil etmiş 57 yıllık ömrünün 40 yılını Vatanı ve Milleti için çoğunlukla savaş meydanlarında çarpışarak geçirmiş bir Osmanlı Paşası. Askeri bir deha olduğunu dosta düşmana kabul ettirmiş, her şey bitti denildiği dönemde liderlik vasfını göstererek Milleti derleyip toparlamış, Milli Mücadeleyi başlatıp, düşmanı vatandan kovmuş. Yıkılmış Osmanlıdan, modern Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurmuş, Cumhuriyet vatandaşı olarak vefat etmiş Büyük Devlet adamıdır.
1.Cihan harbinden yenik çıkmışız. Galip devletler Osmanlı Topraklarını paylaşma konusunda anlaşmışlar ve İstanbul işgal edilmiş, Ordu terhis edilmiş, Sevr sözleşmesi hükümleri uygulanmaya başlanmış. Böyle bir ortamda, İşgalci devletlerin gönlünü hoşnut etmekle kurtulacaklarını sananların olduğu gibi, ABD veya İngiliz mandasını kabul etmeye hazır zevatta mevcuttur. Bütün bunların karşısında “Türk Milletinin bağımsızlığını gene Türk azim ve kararı kurtaracaktır “ diyen Mustafa Kemal ve bir grup arkadaşı vardır. Bütün olumsuzluklara rağmen kendine güvenen Millet evlatlarıyla beraber savaşarak Türkiye Cumhuriyetini kuran bu iradeye elbette İşgalciler ve onunla işbirliği halinde olan bir takım zavallılar karşı olacaktır.
Atatürk’e husumet besleyenlerin kahir ekseriyeti tarihi gerçekleri bilmeden, Atatürk ün kişisel yaşantısına, inanç, düşünce ve yaşam biçimine olan itirazından kaynaklanmaktadır. Kişilerin inancı, yaşam biçimi kişiyi ilgilendirir. İçe yöneliktir. Tanrı ile kendi arasındadır. Bizleri ilgilendiren ise kişinin özeli değil, çevresi ile olan ilişkisidir. Allah la olan ilişkisi üçüncü şahsı ilgilendirmez. Üçüncü şahısları ilgilendiren hal ve davranışları, eylemleridir.
Atatürk’ ün dini söylemlerinde gel git ler olmuş, İslam dini ve Peygamberi hakkında müspet konuşmalar olduğu gibi, Müslümanların kabul edemeyeceği yorumları da olmuş. Vefatında Ailesinin ve arkadaşlarının katıldığı cenaze namazı kılınmış ve defnedilmiştir. Bize düşen, Vefat eden kişi ile Tanrısı arasında ki ilişkisi hakkında ileri geri konuşmak değil, Yaptığı iyi hizmetler için hayır duada bulunmaktır.
Devlet adamının kişisel yaşantısı, zevkleri, inancı, inancının gereklerini yerine getirip getirmemesi kendisi ile Tanrısı arasında hesaplaşacağı konudur.
Devlet adamı hakkında konuşurken yaptığı, yapamadığı hizmetlerine göre değerlendirilmeli. Halkının hakkını, hukukunu menfaatlerini koruma, onları sevk ve idare de adil olma, eşit muamele etme. Emanetlerine sahip çıkma, kamunun imkânlarını en iyi şekilde değerlendirme, insanca yaşayabileceği ortamı sağlama, Vatandaşın güçlü, müreffeh, mutlu, zengin, saygın ve özgür bir şekilde yaşamasını temin etme konularında ki başarı veya başarısızlığına göre değerlendirilmeli.
Mustafa kemal Atatürk çok kısa bir zamanda Milli Mücadele başlatarak tek tek işgalci devletleri ülkeden kovmuş, anlaşmalarla bugün içinde yaşadığımız vatanı bize kazandırmıştır. Elbette bunu tek başına değil, kendine inanan vatanseverlerle beraber yapmıştır. Cumhuriyeti kurmuş, bir taraftan Osmanlı Devletinin borçlarını öderken diğer tarafta fabrikalar kurarak, kendine has bir ekonomik kalkınma hamlesi başlatmıştır. Dünya devletleri arasında sözü dinlenen saygın bir Cumhuriyet inşa etmiştir.
Bugün Atatürk ü eleştirenler, onun eserlerini küçümseyenler, attığı ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi, atılımları beğenmeyenler, eğitim alanında gösterdiği gayreti takdir etmeyenler olabilir. Onlara diyeceğimiz aradan şunca zaman geçmiş. Beğenmediğiniz bu politikalar karşısında hangi politikayı geliştirdiniz, elinize geçen iktidar döneminde hangi iyi, faydalı düzenlemeyi yaptınız. Atatürk topu topu 19 sene içinde bütün bu işleri yaptı. Vefatının üzerinden 87 sene geçmiş, takdir edilecek, övünülecek hangi güzel iş, icraat, buluş, keşif yaptınız.
Atatürk’ün başlattığı Türk Rönesans’ı akademik olarak değerlendirilmiş değil. İkide bir dillere dolanan Harf değişikliği meselesi 3 kasım1928 tarihinde yürürlüğe girmesi ile bir anda oldubitti ye getirilmiş değil. Matbaanın Osmanlıya getirildiği günden beridir konuşulan tartışılan bir konudur. Buna benzer konular tüm yönleriyle değerlendirilip halka gerçek boyutuyla anlatılmamıştır. Uygulamada bazı problemler yaşanmıştır oda uygulayıcının anlayışı ve tavrına göre değişmiştir.
Atatürk’ün “yeni Türk kültür ve medeniyeti atinin medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır” sözü üzerinde ciddiyetle durulup, düşünülüp gerekli adımlar atılmamıştır. “muasır medeniyet seviyesine ulaşmalıyız” hedefinin gerçekleşmesi için çalışılmamıştır. Vefatından sonra ekonomide, dış politikada tam bağımsızlık ilkesinden ciddi sapmalar olmuş koyduğu hedeflerden süratle uzaklaşılmıştır.
1930 yıllarda Yeni Kurulan Cumhuriyet TL sı. ABD dolarından daha değerlidir. Kendi uçağımızı, silahımızı, cephanemizi kendimiz yapar hale gelmiştik. Şeker, basma, Demir Çelik sanayi gelişmeye başlamıştı. Bütün bunlar kendi öz sermayemizle yapılır halde idi. Bölgemizde ittifaklar oluşturuyor, dostluğuna güvenilir, düşmanlığından çekinilir, Uluslararası saygınlığı olan bir Devlet kurulmuştu.
Bütün bunlar Atatürk’ün liderliğinde gerçekleşmiştir. Onun vefatından sonra bunların hepsi birer birer satıldı, kapatıldı. Şimdi ise dışarıdan para dilenen, akıl isteyen, sanayisi, teknolojisi dışa bağımlı, eğitim düzeyi yerlerde sürünen bir ülke haline getirildik. Nerden nereye geldik.
Mustafa Kemal Atatürk doğan her canlı gibi ölümü tattı. O bir insandı. Elbette yanlışları, hataları oldu. İyi, güzel, doğru yaptıklarına sahip çıkmalıyız. Yanlışlarından, hatalarından ders çıkarıp aynı hatalara düşmemek gerekir.
Atatürk Tarihimize altın harflerle geçmiş mümtaz şahsiyettir, siyasi kavgaların üstünde tutmalıyız. Atatürk hakkında konuşurken ölçülü olmak, övgümüzde de, eleştirimizde de insafı elden bırakmamak gerekir.
Müslüman ölmüşlerini hayırla yad etmeli, suizandan, gıybetten, iftiradan sakınmalı.
Biz Allah’tan rahmet dileyelim. Allah’ın rahmeti geniş, kimi affedip kimi cezalandıracağını O biliyor.
Hoşça kalın. Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: