BOP PROJESİ VE YENİ SURİYE
Suriye Osmanlının Şam vilayetinin bir kısmında 1920 tarihinde Faysal’ın Suriye Arap Devleti adında kısa süreli devlet kurması ile tarihte ilk defa adını duyurur. Birkaç ay sonra Fransızlar işgal eder ve mandası olarak 1946 yıllına kadar Fransız yönetiminde kaldı. 1946 yılında bağımsızlığını kazanan Suriye’de 1963 yılında Arap Sosyalist Baas Partisi darbeyle yönetimi ele geçirdi. 1970 yılında parti içi darbeyle iktidarı ele geçiren Hafız Esad ( 10 Haziran 2000 ) Cumhurbaşkanı olarak vefatına kadar ülkeyi yönetmiştir. Vefatından sonra Yerine oğlu Beşar Esad geçer.
Beşar Esad Suriye’de demokratikleşme, insan hakları ve ifade özgürlüğü alanlarında kısa süreli nispi bir açılım dönemi başlattı, “Şam Baharı” olarak adlandırılan bu dönem, 2001 Şubat ayında son buldu. Muhalifler 2005 Ekim ayında “Şam Deklarasyonu” nu imzalayarak demokrasi taleplerini gündeme getirirler. Haklı taleplerine olumlu karşılık verilmeyince Deraa’da başlayan gösteriler 16 Mart 2011 tarihinden itibaren ülke geneline yayılır, güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanımı ve ABD ve müttefiklerinin(Türkiye de dahil) olaya müdahalesi ile Suriye de iç savaş başlar. Bunun neticesinde, 800 binden fazla Suriyeli hayatını kaybetmiş, 7,2 milyon civarında kişi ülke içinde yerlerinden edilmiş, 5 milyondan fazla Suriyeli komşu ve diğer ülkelere sığınmıştır. Ülkemiz hali hazırda 3,09 milyonu aşkın Suriyeliye ev sahipliği yapmaktadır. Suriye’de yaşayan 16,7 milyon kişi ise insani yardıma muhtaç durumdadır.
Suriye de halkın daha özgür ve demokratik bir Suriye özlemi meşru talep ve beklentilerinin arkasında ABD ve Müttefiklerinin iç savaşa müdahil olmaları işin rengini değiştirmiştir.
ABD Suriye de ki iç savaşa neden müdahil olmuştur.?
Bu konuda Prof.Dr. Ata Atun “Büyük Orta Doğu Projesinin Perde Arkası” https://www.akademikakil.com/ Eylül 2, 2021 tarihli yazısında bazı ipuçları vermekte.
“Şunu hatırlatmakta yarar var; BOP 11 Eylül 2001 doğumlu bir proje değil. BOP’un doğum tarihi 1 Kasım 1973.Biraz geriye gidelim; Mısır ve Suriye’nin birlikte, 6 Ekim 1973 tarihinde İsrail’e karşı başlattığı Dördüncü Arap-İsrail Savaşı olarak tarihe geçen Yom Kippur Savaşının, 26 Ekim’de ABD’nin zaferi ile sonuçlanmasından sonra “Araplar bir daha birlik olup İsrail’e saldırmasın” fikri temel alınarak yapılan “beyin fırtınası”nda şekillenmeye başladı.
Yom Kippur Savaşının ilk dört gününde Mısır ve Suriye orduları, İsrail’in kara ve hava kuvvetlerini adeta sildi süpürdü. Mısır ve Suriye orduları karşısında hiçbir varlık gösteremeyen İsrail ordusu büyük zayiat verdi. İsrail Başbakanı Golda Meir bu hezimet karşısında İsrail’in yok edilmesini önlemek için ABD’ye nükleer bomba (Atom Bombası) kullanmak için başvurdu. II. Dünya savaşında Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde kullanılan atom bombasının bölgedeki tüm canlıları yok etmesi ve aradan 28 yıl geçmesine rağmen halen daha ölümlere neden olmasından dolayı ABD, İsrail’de konuşlandırdığı atom bombalarının kullanımına izin vermedi. Bunun yerine Kıbrıs adasının güneyinde yer alan İngiliz üssü olan Akrotiri askeri Havaalanı’ndan Tel Aviv’deki Dov Hoz Havaalanı’na bir hava köprüsü kurdu. Buradan asker, cephane ve savaş aracını taşıyarak savaşın sonucunu değiştirmeye başardı.
Zaten Selahaddin Eyyubi’nin, 4 Temmuz 1187 tarihinde Kudüs Haçlı ordusunu Hittin’de yenmesi ve 2 Ekim 1187 tarihinde de Kudüs’ü fethederek bölgedeki tüm Hristiyanları denize dökmesini İsrailliler hiç unutmamışlardı. (İsrailli psikologlara göre tüm İsrail vatandaşlarının yüreklerinde “Hittin Sendromu” bulunmakta ve bir gün Arapların birleşerek İsrail’i deniz dökeceklerine inanmaktalar.)
BOP bu nedenle, Hittin Sendromuna bağlı olarak Yom Kippur savaşından hemen sonra doğdu. BOP’un kuruluş amacı, resmi ağızlardan açıklandığı gibi “belirlenen sınırların içindeki ülkelere demokrasi getirmek” değil, 1948 yılında kurulan İsrail’i tanımayan, 1948, 1956, 1967 ve 1973 yıllarında birleşerek İsrail’e saldıran Mısır, Suriye, Ürdün, Irak ve Libya’da iç karışıklıklar çıkarıp parçalamak, bu Arap ülkelerine mali destek veren ve zenginliklerinin ipleri ABD’nin elinde olan Suudi Arabistan, BAE, Katar ve Kuveyt gibi ülkeleri de İsrail’in yanına çekmekti.
Tabi, bu grubun dışında kalan ve ABD ile İsrail’in hiçbir koşulda diş geçiremeyecekleri ülkeler olan Türkiye, İran, Afganistan ve Pakistan gibi İslam ülkelerinde iç karışıklıklar çıkarmak, ambargolar koymak, milli gelirlerini terörle mücadele akıtmalarını sağlayarak bölgede güçlenmelerini önlemek de BOP’un hedefleri içinde yer alıyor.”
Suriye de ki son gelişmelere birde bu zaviyeden bakmalı ve ona göre sevincimizi, hüznümüzü belirleyelim, atacağımız adımları iyi hesap edelim. Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım.
Sağlıcakla kalın. Hoşça kalın.
Yorumlar
Kalan Karakter: