Terörsüz Türkiye

Yaklaşık bir yıldır “Terörsüz Türkiye” söylemi gündemimizi meşgul ediyor. Kulağa hoş gelen bu söylem acaba ne anlama geliyor. Kim ne anlıyor.
       İktidar kanadı “Terörsüz Türkiye” hedefini gerçekleştirmek için teröristlerle görüşmekte, kendilerini fes etme, silah bırakma, Türkiye’yi terk etme hususlarında ikna etmeye çalışıyor. Böylece Terörün biteceğine inanıyor. 
      Bunun karşılığında PKK; teröristlerin af edilip cezaevlerinden salıverilmesi ve genel ve yerel yönetimde yetki verilmesini, Anayasada kendilerince etnik özerkliğe engel gördükleri bazı maddelerin kaldırılmasını istemekte.
      İktidar ortakları her ne kadar pazarlık yok deseler de ortaya çıkan manzara bu.
      “Terörsüz Türkiye “ söylemini endişe ile karşılayan toplumun büyük çoğunluğu olup biteni şaşkınlıkla, hayret ve öfke ile izlemekte. Şeffaf olmayan, birden bire bir kişinin ağzından dökülen sihirli cümle Türkiye’nin iç zaruretlerinden daha ziyade dış odaklı bir dayatma olduğu kanaati yaygın. Yeterince tartışılmadan, faydası, zararı üzerinde düşünülmeden ” Terörsüz Türkiye” söylemi adı altında yapılan temasların, Toplumda aldatmaca, kandırmaca olacağına dair görüş gittikçe ağırlık kazanmakta. Son anketlerde süreç sonunun pek hayra alamet olmadığı görüşü toplumun yaklaşık % 80 ne ulaşmış durumda.
   Halkın endişelerinin sebebi bir takım kamu vicdanını yaralayıcı uygulamaların gerek iktidar ve gerekse PKK ve yandaşları tarafından açık ve aleni yapılıyor olmasıdır.
       Dem Parti Şanlıurfa milletvekili Ömer Öcalan ”halkımızla (kastı PKK ) birlikte bu süreci örmeli ve daha yaşanabilir bir Ortadoğu ve Kürdistan gerçeklerini inşa etmeliyiz. Bu sürece büyük bedeller ödeyerek geldik. Yeni imkânlar ortaya çıkmıştır. Kimi koşullar oluşmuştur. Kürdistan’a nasıl bir model inşa edeceğiz.” Diyerek yıllardır sürdürdükleri silahlı mücadelenin sonucunda siyasi mücadele ile Ülkemizin bir parçasını bölüp Kürdistan kuracaklarını açıkça itiraf etmektedirler. “8 kasım2025 tarihli TV programı” 
     9000 PKK üyesi Türkiye ye dönecek haberleri gündeme geldi.(Reuters )  
     Bugünlerde bazı zevat tarafından Milli Güvenlik Kurulunda yaklaşık 50 yıldır millet evlatlarının kanını döken, canını alan, malına, namusuna tasallut olan PKK terör örgütü adının terör örgütü listesinden silinmesi isteniyor. Yani PKK terör örgütü aklanmak, paklanmak isteniyor.    
    İktidar kanadı; PKK hükümlülerinin bazılarını cezaevlerinden salıvermek, PKK yandaşlarının tahrik edici söylemlerine, gösterilerine göz yummak, kulağını tıkamakta. PKK eski silahlarını yakma şovunun arkasından son model silahlarla Suriye deki PYD askeri üssüne gövde gösterisi yaparak geçmeleri. Milletimizle dalga geçer gibi “Türkiye’yi terk ediyoruz” açıklaması yapmaları.  Öldürülmüş teröristlerin adına bazı şehirlerimizde şehitlikler yapmaları, anma törenleri düzenlemeleri. Bayrağımızın adının, renginin değiştirilme talepleri, ele geçirdikleri belediyelerin yetkilerinin artırılarak özerk yönetim alt yapısının hazırlanması, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Adının, yönetim biçiminin, dilinin velhasıl 50 yıl önce PKK, yüz yıl önce sömürgeci batı devletleri, Sevr de ne dayattılarsa aynısını talep etmekte ısrar etmeleri.
     PKK terör örgütü son birkaç senedir Türkiye’de eylem yapmıyorsa bu Türkiye üzerindeki emellerinden vazgeçtiğinden değil, bizimle barışmak istediğinden değil. Şu anda önceliği Suriye, orada hakimiyetini sağlayıp, güçlenip statüsünü sağlama aldıktan sonra ilk hedefi Türkiye olacağından kimsenin şüphesi olmasın. Gün geldiğinde, kendilerini hazır hissettiklerinde karşımıza Devlet gücüyle, ordu ile çıkacaklardır. Bu gerçeği asla unutmamalıyız.
      Amerika ve İsrail tarafından desteklenen, beslenip büyütülen PKK şimdi aynı Yılan gibi deri değiştirme operasyonu yapıyor. Güya Türkiye’den çekilecek, PKK ismini değiştirecek. Suriye de ise PYD –SDG adı altında Ordu olarak karşımıza çıkacak. Bu aldatmacayı, bu zokayı iktidar ve ortakları belki yuta bilir ama bu Millet yutmaz.
       PKK terör örgütü Devletimiz tarafından terör örgütü listesinden çıkarılınca ne olacak.  PKK teröristleri takipten kurtulacak, ceza almayacak, alanlar affa uğrayacak.
    Türkiye, tekrar sızma ve saldırı olunca terör örgütünü gerekçe göstererek sınır ötesi harekât yapamayacak, Irak’ta ve Suriye’de yüzlerce şehidimizin canıyla elde ettiğimiz askeri üslerden, mevzilerden geri çekilecek. Oralara PKK terör örgütü yerleşecek. Bedeller ödeyerek elde ettiğimiz mevki, mevzi ve diplomatik kazanımlarımız bir çırpıda elimizden kayıp gidecek.     
        Milletimizin çoğunluğu, PKK ve onun Katil başı her ne kadar iktidar ve ortakları tarafından “Kurucu Önder”  olarak ilan edilseler de, PKK ve onun bebek katili liderinin affedilmesini istemiyor. Eli kanlı Terör örgütünün Devlet tarafından muhatap alınmasına rıza göstermiyor. Millet iradesinin temsilcisi Millet Vekillerinin Katilin ayağına görüşmek için gitmesine olumlu bakmıyor.  Yapılanlar Aziz Şehitlerimize ve Gazilerimize saygısızlık olarak değerlendiriliyor.
       Sözde “Terörsüz Türkiye” sürecinin arkasında PKK destekçisi İsrail-Amerika olduğu kanaati yaygın. 
    Neden mi?
         Yahudiler kutsal kitaplarına göre” yeryüzünün kendilerine Tanrıları tarafından verildiğine, tüm insanların kendilerine köle ve cariye olarak yaratıldığına” inanıyorlar. Bu inançta olan bir kavmin yeryüzüne huzur ve mutluluk vermesi mümkün mü? Böyle bir inançta olan kavmin insanlığa vereceği zulüm ve gözyaşından başka bir şey olabilir mi? Bunun en bariz canlı örneği Gazze’de yaşanmadı mı? Bu inanca sahip olan bir devletin komşusu olmak (Kukla Suriye hükümetinin ABD nin emrinde olduğunu unutmayalım.)nasıl bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu göstermez mi?
         Adamlar yapacaklarını açık ve aleni söylüyorlar.” İsrail etrafında güçlü bir ulus devleti olmasını istemiyor” deniliyor ve gereğini saldırarak, piyon örgütlerle, elamanları aracılığı ile ekonomisini çökerterek, güvenliğini zayıflatarak yapıyor. 
      PKK ve diğer terör örgütlerini İsrail’in ve Amerika’nın açık aleni desteklediği malum değil mi? Hal böyle iken nasıl olurda “Terörsüz Türkiye” süslü sloganı arkasına saklanan vatan bölme faaliyetinin farkına varılmaz. Kardeşlik, barış eli kanlı katiller sürüsüne taviz vererek sağlanamaz, Hele hele İsrail’in maşası olmuş PKK ile asla olamaz.
         PKK terör örgütünün ve yandaşlarının Birlik ve beraberliğimizi yıkıcı propaganda faaliyetleriyle Kürt kardeşlerimizi zehirlemesine izin verilmemeli. PKK ve yandaşlarının Şehit ve Gazilerimizin onurlarına dokunan eylemlerine, söylemlerine müsaade edilmemeli. PKK terör örgütüne mensup katiller sürüsünün ülkemize girişine izin verilmemeli. Şayet ülkemize alınacaklarsa uzun süreli rehabilitasyona tabi tutulmalılar.
       PKK taraftarlarının tahrikleri ve kışkırtmaları karşısında halkımız sağduyulu davranmalı anti demokratik, faşizan tavırlardan kaçınılmalı.
     Kardeşlik insan haklarına, hukuka, demokratik teamüllere saygı ile sağlanır.
    “Terörsüz Türkiye” ancak ve ancak ilmin ve hikmetin rehberliğinde, Hukukun üstünlüğü, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla tesis edildiğinde, Adaletin her zaman, her yerde, herkese uygulanır olduğunda, zengin, güçlü kendine muktedir Muhteşem Türkiye kurulduğunda gerçekleşir. 
   Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin ilelebet payidar olması için, Yüce Milletimizin Mutlu, Müreffeh yaşaması için; Adaletten şaşmayalım, Hakka ve Hakikate teslim olalım. İnsana ve değerlerine saygılı olalım. İlme itibar edelim.  Ekonomisi güçlü, ileri düzeyde teknolojiye sahip bir ülke olalım. Düşmanın hilesine aldanmayalım, tuzağına düşmeyelim. Dürüst ve samimi olalım çok çalışalım.
Hoşça kalın. Sağlıcakla kalın.