Zehirlenmelerin her türlüsü kötüdür. Ya öldürür, ya da hafızayı dumura uğratıp karar alabilme yeteneğini sekteye uğratır.
Tarih boyunca nice krallar, önderlik ilan edenler despot idareciler bu güç zehirlenmesinin örneklerini vermiştir. Adaleti elden bırakan bu kimseler, yaptıkları zulümleri başarı gibi de görmüşlerdir.
Firavunlardan, Nerona, Ebu Cehillerden zalim Haccaca, Hitlerden Staline, Netenyahudan Baascı Esedlere daha nice siyasetçiler güç zehirlenmesinin örneklerini vermişlerdir. Siyaseti halkının, milletinin problemlerini çözmek, onların içte ve dışta refah içinde huzurlu bir hayat vaadiyle kullanıp bunda basarılı olanlar rahmetle minnetle anıla gelmişlerdir.
Siyaset, devletin gücünü kullanarak milletine hizmet eder. Devletin gücü tartışılamaz. Yetkiyi elinde bulunduran iktidarlar, hukuka uygun hareket etmek zorundadır. Gücün tesisi için yasa dışılığa yetkililer seyirci kalıyorsa hep birlikte suç ortaklığı yapılıyor demektir. Bu durum vatandaşların devlete olan güvenini de sarsar.
Son zamanlarda yaşanan, basit gibi görünen diploma iptali meselesi özünde ciddidir. 30-35 Kırk yıl önce devletin verip onayladığı diplomanın şimdilerde iptali akla ziyan iş olmuştur. Diğer tarafın diplomasının varlığını sorgulanır hale getirmiştir, insan hak ve hürriyetlerinin askıya alındığı toplumlarda adalet kalmaz. Böyle olunca da benim diplomam senin diplomanı döver, durumuna düşmüş oluruz.
Menfaat paylaşımından mı yoksa güç zehirlenmesinin verdiği söz dinlememekten mi kaynaklandığı belli olmayan kirli ilişkiler yumağı çözülmeden TEMİZ SİYASET hayalden öteye geçemeyecektir.
Cesur konuşmasından bir siyasi parti başkanı içeri alınıyorsa ya da milyonlarca insanın yaşadığı belediye başkanı yolsuzluk, usulsüzlükle tutuklanıyorsa bunların yargılanması şeffaf ve ivedilikle olmadıkça siyasete güven endeksi negatif gelişecektir.
Yine milleti ve devleti temsil eden devletin başkanı söz verip karar aldımı arkasında durmalıdır. Rahip Bronson'u ABD'ye ben yaşadığım müddetçe vermem deyip Trump' un "Aptal olma", deyişini multeakip iade etmek devlet geleneğine yakışmamıştır. Aynı Trump' ın şimdilerde iyi arkadaşız demesiyle de övünmemek lazım gelir.
Bir başka güç zehirlenmesini Cumhur ittifakının diğer ortağında görüyoruz. Normal zamanda Teröristi ve terörü övmek suçtur ve cezayı gerektirir. Ama Devlet Bahçeli dün 6' lı masanın görünmeyen ortağı diye eleştirdiği DEM'i bugün övmekte, daha da ileri giderek bebek katili terörist başından kurucu önder diye bahsedebilmektedir. Yaklaşık bir yıl öncesine kadar lanetlenenler simdi neredeyse aklanır oldu.
Suriye' de hızlı ve umulmadık gelişmeler Türkiye'de ANALAR ağlamasın, terörsüz Türkiye sloganlarıyla gelişen olaylar baş döndüren bir hızla seyrediyor, Suriye'nin zalim Esed' den kurtulması iyidir. Ama yeni yönetimin İsrail'e ses çıkarmaması, bizi onlarla sınır komşusu yapmaya çalışmasını iyi okumak lazımdır. Arkasından Trump - Netenyahu görüşmesi sonrası Trump' ın Cumhurbaşkanı RTE' ye güzellemeler yapmasınıda iyice tahlil etmek gerekir.
Elbette analar ağlamasın, terörsüz bir Türkiye olsun. Evlatları kendilerinden koparılan yıllardır nöbet tutan Diyarbakır annelerinin arşa çıkan feryatlarının dinmesini kim istemez. Sığınak barınak ve mağaralar bombalanarak gücü ve beli kırılan, yok oluşa ramak kalmış PKK'nın ve onun katil terörist başının muhatap alınması da neyin nesi? Truva atı gibi KCK'nın başka versiyonlarıyla sınırlarımızda tehlike arz edeceklerini görmek lazım.
Her şey den önce milletimizin uyanması, siyasilerimizin de güç zehirlenmesinin tesirinden kurtulması şarttır. Mustafa Kemal'e atfedilen şu güzel sözle yazımızı noktalayalım: "Uyuyan milletler ya ölür, ya da köle olarak uyanırlar" Allah, önümüzü sonumuzu hayreylesin.
Himmet KASAL
Yorumlar
Kalan Karakter: