PARTİCİLİK DİN DEĞİLDİR
İnsanları iyiye güzele, doğruya ve mutluluğa götürmek üzerine geliştirilen araçlardan birisi de siyasettir. Bu amaçla kurulan siyasi partiler günümüz aktüalitesinde önemli yer tutarlar.
Başarılara sevinmek güzeldir ve insanidir.
Başarısızlıkları görmezden gelip, vatandaşlarından gizlemek, toz pembe hülyalar diyarı gibi göstermek politikacıların hanelerine külden kale desteği gibi yazılır.
Propaganda ve algı operasyonlarının kapsama alanı dışındakiler, umut kırma bombardımanından olumsuz etkilenirler.
Tam da burada üç yıl önce yitirdiğimiz merhum bilge liderin buram buram ümit kokan öz kültürümüzden süzülen cümlelerini gerçek bir mümin olarak hatırlayalım:
“ Siyaset, ancak ahlaka ve erdeme dayanıyorsa siyasettir Bunun dışında politika bir madrabazlıktan ibarettir.
Politikacılar gelecek seçimleri; devlet adamları, gelecek nesilleri düşünür.
Allah'ın iradesine tabi olanların iradesini durduracak hiçbir güç yoktur.” Uyanış Dergisi Sayı 17. Shf 22. Edibali’nin sözlerinden bir demet.
Yol üstünde bağı olanın başı dertten kurtulmazmış misali, eşsiz güzellikte stratejik konumdaki bir coğrafyadaki ülkemizin de başı sıkıntılardan halas olamıyor. Millet düşmanları her seferinde kışın yılanın deri değiştirmesi gibi gömlek değiştirerek yıkım projelerini yeniliyorlar.
Siyasetçilerimizin görevi parti programlarından önce devlet aklını yeğleyerek, sonraki nesillere bağımsız, hür, üniter, muktedir bir ülke bırakmak olmalıdır.
Adına açılım saçılım, çözüm süreci sıfatlarının yakıştırıldığı bilindik bir senaryoyu allayıp pullayıp tam da birbirine zıt görünen partileri tokalaştırarak, karşılıklı övgüler sunarak milletin huzurunda sahneye sürüyorlar. İttifakın büyük ortağı sahnedeki müsamereyi alkışlatmakla görevli görünüyor.
Sanki muteber bir adammış gibi terörist başına rol verilmekte, ona paye hazırlanmakta, Gazi Mecliste hitabeti gündeme getirilmekte, bölünme ve parçalanma projesine yani BOP' a geçit hazırlanmaktadır.
Türk milletinin hayatına kastedilen darağacına, gaflet ve dalalet içersinde kendiliğinden güle oynaya çıkmasını sağlamaya çalışıyorlar.
Avrupa Birliği yılan ile ABD ejderinin ülkemiz üzerindeki emelleri hemen hemene aynıdır. Soğuk savaşın bittiği, Sovyet tehdidinin kalmadığı bir ortamda kendi başına hareket eden bir Türkiye, Ortadoğu ve Asya'da etkinlik kazanmasın diye AB ve ABD 1999' da ÜYE ADAYI ilan edildi. Amaç, Türkiye'yi denetim altına almaktı. Bu esnada AB komisyon başkan yardımcısı Verheugen, neler söylüyor bakalım:
"Türkler tava geldi, istediklerimizi paşa paşa yapıyorlar, Biz Türkiye'yi 10-15 yıl daha oyalayalım. Kıbrıs, Ege'yi, Güneydoğu' yu, Fırat ve Dicle yönetimini ellerinden alalım... İstanbul' da Rum Patrikhane (Vatikan benzeri) kuralım. Ondan sonra da Türkiye'nin üyeliğini iki referandumla reddederiz olur biter. Bu arada Türkiye'nin kolu kanadı kırılıp bize tamamen bağımlı hale gelmiş olacağından üye yapılmasa bile avucumuzun içinden kaçamaz.” İbrahim Ayan AB. Hayal mi? Akıl Fikir yy. Shf. 200
Sorun çok. Düşman hep aynı. Çözüm üretmek üzerine kurulu siyasi partiler bunlara karşı kör, sağır ve dilsizleri mi oynamaktadır, Yanlış yönlendirmeler, manipülasyon ve algı operasyonu cenderesindeki milyonlarca partiliye uyanın artık, sizin idealleriniz, tarihiniz, geçmişiniz üzerinde tepişen iri kıyım partilere gereken cevabı vermek sizin elinizdedir. Unutmayalım ki siyasi partiler din değildir. Kaldı ki günümüzde gerçeği görerek din değiştirip, okuyup İslam' la şereflenenler, diğerlerinden fazladır.
Okuyalım, araştıralım, MUHTEŞEM TÜRKİYE' ye niyetlenelim.
Himmet KASAL
Yorumlar
Kalan Karakter: