Adı üzerinde, az bulunan şeylere nadir denilmekte, haliyle de bunların kıymeti çok olmaktadır. Bunu yalnızca topraktan çıkan elementlere geçerli saymak da eksiktir. Gerçek bilim adamlarının sayısı da azdır ve kıymetlidir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantılarında gündeme gelen bu konu hayatidir. Çin’den sonra en çok rezerve sahip 2.ülkenin TÜRKİYE olması, emperyalistlerin iştahını kabartmaktadır.
Önce bu elementlerin ne işe yaradığına bir göz atalım; mıknatıs, katalizör, metal alaşımları, elektronik aygıtlar, lazerler, şarj edilebilir piller, medikal görüntüleme, telekomünikasyon, aydınlatma ve yeni nesil yarı iletken aygıtlar içeren ileri teknoloji uygulamalarında komponent olarak kullanılabilen ürünlerdir.
2022 yılında Eskişehir Beylikova bölgesinde 694 milyon ton rezerv açıklanmıştır. Ayrıca Sivas, Burdur ve Malatya’da yeni rezervler keşfedilmiştir. İşlenmesi halinde sayısız faydalar sağlayabilecek bu elementlerin özellikle rüzgâr türbinleri ve elektrikli araçlarda kullanımı, bu elementleri YENİLENEBİLİR ENERJİ dönüşümünün vazgeçilmez unsuru yapıyor.
Türkiye’nin enerji güvenliği ve ekonomik kalkınması açısından stratejik bir avantaja sahip olduğu aşikârdır. Fosil enerji kaynaklarının yani petrol ve türevlerinin ömrü azalmaktadır. İnsanların kendi ettikleri yüzünden tabiatın, iklimlerin ve su kaynaklarının da dengesi bozulmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili, Mezopotamya’yı sulayan akarsularıyla bu cennet vatan hepimize Allah’ın bir lütfudur. Bu yönüyle de Türkiye, NADİR imkânlara, imrenilecek tarihi birikimlere sahip, değerli coğrafyalara hükmetmiş bir ülkedir.
Boraks madeninin işlenir hale getirilmesi sırasında ekibiyle birlikte suikasta uğrayan Prof. Dr. Engin ARIK ve 5 değerli arkadaşı Isparta yakınlarındaki uçak kazasında (?!) bilim şehidi olmuştur. Adı geçen bilim adamlarının tespitlerine göre Türkiye’nin sahip olduğu bu nadir toprak elementleri her bir ferdimizin huzurlu ve zengin olacağı yüzlerce yıl yetebilecek boyuttadır. Nitekim bu bilim adamlarının sadece “Boraks”ı işleyerek devasa enerjiye ulaşılabileceği teorisini ÇİN gerçekleştirmiş, binlerce yıllık enerjisini kontrol altına almıştır.
Bağımsızlığımız, istiklalimizi varlık ve bekamızı teminat altında tutacak zenginliklerimizi kurtlar sofrasında yani emperyalistlerin tuzak dolu toplantı ve uluslararası formlarda konu bile ettirmemeliyiz. İleri, güçlü, mutlu ve umutlu insanlar diyarı MUHTEŞEM TÜRKİYE, dünya barışının da teminatı olacaktır. Doğu Türkistan’daki Uygurlara yapılan mezalimin de Gazze genelindeki Ortadoğu’nun huzurunun da Kudüs ve Kıbrıs’ın selametinin de güvencesi TÜRKİYE olmalıdır. Bunun için de “Bir ahlaki değerin yerleşmesi için bin iktidardan geçerim” diyen Aykut EDİBALİ gibi NADİR bulunan liderlere her yerde, herkes için, her zaman ADALET diyen MİLLET dostlarına ihtiyaç vardır.
Vicdan, merhamet, akıl, izan, ahlak ve adalet de nadir insanlara hastır. İki yıl boyunca süren soykırıma seyirci kalan bilmem kaç İslam ülkesinin hiçbir kıymeti harbiyesin yoktur.
Trump’ın 20 maddelik barış planı, tam bir teslimiyet, hüsran anlaşmasıdır.
Filistin’in egemenlik hakkını reddeden, işgali meşrulaştıran ve ilerisinde tamamen yutulacak paramparça bir av manzumesine dönüştürenlere yazıklar olsun denilir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulu 1967 sınırlarında başkenti KUDÜS olan bir FİLİSTİN devletini tanımışken; neden işlevlerini bir türlü yerine getirmiyor?
Sınıf başkanını Trump seçen ve her dediğine EVET diyen İslam ülkeleri oldukça, emperyalistler kıs kıs gülerler. Gazze direnişi sonrasında 157 ülke Filistin’i bağımsız devlet olarak tanımıştır. Neredeyse yok edilmiş bir ülkeyi bu kadar tanıma komik gelebilir ama yeni uyanışların habercisi de olabilir. Suskunların dünyasında seyirci olmaktansa, adaletin tarafında insanlığın yeniden uyanışına katkı vermek erdemlilerin işidir.
Erdemliler nadirdir; kıymetleri az oluşlarından, etkileri güçlü imanlarındandır.
Himmet KASAL
Yorumlar
Kalan Karakter: