ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Birinci dünya savaşının Türk Tarihi ve dünya tarihi açısından en önemli savaşları Çanakkale Savaşlarıdır. Çanakkale Savaşlarını gören atalarımız sanki kıyamet kopuyor zannettik derler. Dünyadaki savaşlarda metre kareye altı bin merminin düştüğü savaşlar hiç görülmemiştir. Çanakkale Savaşlarında iki taraftan tam 500 bin asker hayatını kaybetmiştir.
Çanakkale Savaşları tarihin, önünü değiştirmiş ve Türk milletinin şan ve şerefini üst noktaya getiren iman gücünü bayraklaştıran, vatana sevgi duygusunu geliştiren , Türk milletini birbirine kenetleyen kahramanlaştıran bir savaştır; destandır.
Dünyayı yenerek kendilerinin yenilmez sanılanların büyük bir mağlubiyete ve hezimete uğratıldıkları, Çanakkale dünya tarihinde ve Türk Milletimizin hafızasında abideleşen , ebedileşen, efsaneleşen ve destanlaşan bir büyük zaferdir.
Çanakkale de iman ve azmin karşısında maddi güç ve teknik, dize gelmiş mana gücü, madde gücünü yenmiştir. Hakkın ve haklının zaferi ispatlanmıştır. Çanakkale de kibirle gelenlerin nasıl hüsranla döndüğüne haçlı zihniyetinin ümit ışıklarının nasıl söndüğüne tarih şahit olmuştur. Çanakkale 300 bin şehidimizin kefensiz yattığı Türk milletinin şanına şan kattığı ve bir devrin battığı yerdir. Aslını, esasını, özbenliğini, kimliğini, kişiliğini, inancını, tarihini, kültürünü, dinini bilmeyen milletlerin dünyada uzun müddet payidar olduğuna tarih bugüne kadar şahit olmamıştır.
Türk milleti olarak milli şuurumuzu kazanmamız ve bunu gelecek nesillere aktarmamız gerekmektedir. Çünkü milli şuur, toplumları birbirine kenetler ve birlik, beraberlik içinde geleceğe güvenle bakmamızı sağlar.
Başka milletler sığ bir göl gibi olan kısa ve kısır tarihlerini, kendi nesillerine tarih yerine destan gibi okuturken ve geçmişlerine ihtişam kazandırmaya çalışırken biz engin bir derya misalı olan zengin tarihimiz ile güçlü kültür ve medeniyetimizi nesillerimize gereği gibi tanıtmalıyız. Fakat tanıtamıyoruz.
Çanakkale savaşlarının nasıl ve ne şekilde cereyan ettiğinden belki daha önemlisi o dev düşman güçlerine Çanakkale de geçit vermeyen şanlı Mehmetçiğin yüksek ruhu, imanı, azmi ve vatan sevgisidir.
Çanakkale Zaferi’nin madde ile değil mana ile kazanıldığına dair sayısız belge ve bulgular var. Bu bulgulardan yalnızca bir tanesini aktaralım.
Düşmanın Akdeniz Kuvvetleri Komutanı Hamilton, şöyle anlatır; “Sadece bugün 1800 şarapnel attık. Aylardan beri, gece gündüz savaş gemilerimiz Türk mevzilerini bombalıyor. Son derece hırpalanmış Türkleri koruyan Cenab-ı Allahlarından ayırmak için başka ne yapılabilir? Bizi Türklerin maddi gücü değil manevi gücü mağlup etmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz gökten inen güçleri müşahade ettik. Sanki biz daha buralara gelmeden, akıbetimiz kararlaştırılmıştı; şimdide üzerimizde icra ediliyordu.“Bir İngiliz Amirali de “Toprağı şarapnallerimizle delik deşik ettik.
Bir kalburun yüzü gibi birbirine temas eden daireler haline getirdik. Artık bu toprakta bir canlının mevcudiyetine müsbet ilim ve akıl inanamazdı. Fakat biraz sonra kabarttığımız bu tümseğin altınsan elinde süngüsü ile bir Türk Mehmetçiğinin Allah Allah diye fırladığını görünce aczimizi anladık “diye çaresizliğini belirtiyordu. Öte yandan bu harekatın fikir babası ve uygulayıcısı olan İngiliz Deniz Bakanı Çörçil ise o rezil mağlubiyetlerinden sonra mahkemede tazyik altında kalınca şöyle haykıracaktır; “Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale’de Türkler ile değil Allah ile harp ettik. Tabii ki yenildik .“diyecektir.
Bu durumun başka izah tarzı yoktur. Gerçekten Çanakkale’de öylesine ulvi hadiseler cereyan etmiştir ki; bunları hiçbir idrak, akıl ve mantık açıklayamaz. Koca Seyyid’in Fizik Kanunlarını alt üst eden 276 kiloluk mermiyi kaldırmasından , İngiliz kraliyet Alayının bulutlar arasında kaybolmasından Gelibolu Ormanlarında korkunç ve yırtıcı aslanların görünmesinden küflü, paslı, esrarengiz 26 türk mayınının düşmanlar görmeden boğazın karanlık sularına Türk Denizcileri tarafından bırakılmasına kadar olan olayların tamamı mana ile ilgilidir.
Yılmaz Tartan’ın ifadesine göre; “ Dün kıtlık çekirgesi gibi boğazın mavi sularına kan içmek için üşüşenlerin torunlarına , Çanakkale Destanı’nın mana ve maksadı anlatılmalı. Böylece yeni hatalara düşmesinler; buna rağmen bir çılgınlığa teşebbüs edebilecek olanlar da atalarının akıbetlerine uğrayacaklardır. Çanakkale destanını öğrenmek ve yeni nesillere öğretmek Türk Milleti’nin şeref borcudur. “
Destanlaşan Çanakkale kitabından alıntıdır.
Yazarı:Mustafa Turan
Yorumlar
Kalan Karakter: