HİKMET NE DEMEKTİR

Hikmet, bütün özel ilgi alanlarını kuşatan doğru, yararlı kapsamı çok geniş derin bilgiler demektir.
Kuran-ı Kerim’in yüksek anlamını kavramak ve o anlamı amel etmektir. (yani hayatımızda uygulamaktır) veya kendimize ve insanlığa faydalı olan ilimleri öğrenmek, uygulamaya geçirmektir. Hikmet bütün doğru bilgilere güzel yaşayışı kapsayan bir kavramdır.
“Bu işin Hikmeti nedir?” denildiği zaman “Bundan Maksat Nedir? Bilemediğimiz ne gibi sırlar taşıyor? Bu sırları, bilgileri toplum için nasıl faydalı hâle getirebiliriz?” manası akla gelir. O hâlde bir iş veya bir icat yapılacak ve ondan insanlar, canlılar için bir fayda ve bir Murad hâsıl olacaktır ki Hikmet amacına ulaşsın. Bunun anlamı ”Amelle beraber ilimdir.” Bütün Âlimler yalnız başına ilimi Hikmet olarak kabul etmezler. İlimle amel edilmesini yani bu ilmin uygulama sahasına konularak insanlık adına faydalı sonuçlar vermesini şart koşarlar.
Hikmet demek, ilim ve o ilimi amel etmektir (yani o ilmi insanlık adına faydalı hale getirebilmek) her ikisini birden yapmayana “Hakim” demezler, yani yalnızca ilim öğrenmek bir fayda etmez. Mutlaka o ilimi toplum için faydalı hâle getirmek şarttır.
Hikmet, insanları öteki canlılardan ayrı olarak düşünme ve bilme gücünün bir meyvesidir. Bu sebeple İslam kültüründe “Düşünür” kelimesinin karşılığı olarak “Hakim” kelimesi kullanılmıştır.
Kuran-ı Kerim’de ”Akıl sahibi olmak bilmek ve bildikleri üzerinde düşünmek, sonuçlar elde etmek, insan ve canlılara uygulayarak faydalı olmak insana özgü bir ayrıcalıktır. (ez- Zümer 39/5) 
“Akıllarını kullanmayanlar sağır ve dilsizdirler.” (el- Bakara 2/171) ”Böyleleri hayvanlardan daha şaşkındır.” (el- Enfal 8/22)
İhtisasını yapmış bir doktor düşünün, ilkokul yıllarından beri (beş yaşından beri) yirmi beş yıl okumuş ilim- irfan sahibi olmuş, ilimi ile hastalarının sağlığına kavuşturmuş ise o Doktor ”Bilgi –Amel bütünlüğü içerisinde Hikmet sahibidir.”
Bir imam Kuran-ı Kerim’i ezberlemiş, hafız olmuş fakat Allah’ın buyruklarını yani Kuran-ı Kerim’in emirlerini insanlara aktarmamış doğrudan doğruya Arapçasını okumuş amel etmemişse o imam Âlimdir ama Hakim değildir. Düşünme ve onun ürünü olan bilgi ve dolayısıyla bilim yeryüzünde sadece insana özgü bir haslettir. Kuran-ı Kerim; Hz Âdem’in meleklerden daha üstün olma sebebini ona verilen fakat meleklerin bilmediği bilgilerle izah eder çünkü ilim Allah’ın sıfatıdır. Bu nedenle ilim ve hikmetten yoksun kalarak kendisini Tanrısal bir nitelikten yoksun bırakan insanlar, kendi şahsına ve toplumlara karşı en büyük zararı vermiş olur. Ayrıca kendisine en değerli nimet olan Akıl bağışlayan Allah’a da nankörlük etmiş olur.
O halde hikmet bilgi- amel bütünlüğüdür. Bilgi varsa amel yoksa Hikmet olmaz. Bilgiler ancak hayata geçirilip toplumlar için faydalı olursa anlam ve değer kazanır. Kuran-ı Kerim’deki gizli sırları, bilgileri anlayan fakat toplumlara anlatmayan üstün körü okuyup geçenler âlimdir ama hakim değildir. Faydalı olmayan ilimden Allah’a sığınırım. 
Bu dünyada ve öbür dünyada huzura kavuşacaksak Rabbimizin emirlerini anlayıp anlatıp hayatımızda tatbik etmemiz şarttır. Allah, Kuran-ı Kerim’de bütün Müslümanlara “Birlik olunuz” buyuruyor.  Müslümanlar Allah’ın bu emirini yerine getirmez de Emperyalist düşmanların değirmenine su taşırlarsa Müslümanlar hiçbir zaman rahat yüzü göremezler. Çünkü bu Emperyalistler, sömürgeci devletler geçmiş ve şimdi ki tarihimizde Müslüman devletlere çok büyük felaketler yaşatmışlardır.
Yakın tarihimizde Birinci Dünya Savaşı’nda, Çanakkale Savaşlarında, Kurtuluş Savaşı’mızda bu Emperyalist güçlerle çok mücadeleler verdik. Atalarımız bu vatan topraklarımızı korumak için yüz binlerce şehit vermiştir. Allah hepsinden razı olsun. Onları saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun. “Su uyur düşman uyumaz.” Atasözümüzü unutmayalım. Bu Emperyalistlere inanmadan  birlik, dirlik ve düzen içinde olalım.