Uğraşılması gereken asıl meseleleri unutturmak, dikkatlerden kaçırmak üzere değişik konularda dikkat çekici haberler yaymaya gündem saptırma diyoruz.
İnsanımız onurluca hayat sürmek ister. Hayatını borç-harç-kredi sarmalından kurtarabilenler ortalama rahat bir yaşamı yakalamıştır.
İhtiyaç duyduğu maddelere zam gelmese, ücretine, maaşına da zam gelmesine taraftar değildir.
Ancak ülkemizde öyle şeyler oluyor ki asgari ücrete zam gelecek haberlerinin daha mürekkebi kurumadan malzemelere zam sağanağı başlıyor.
Elektriğe, suya, doğalgaza, mazota yapılan zamlar sökün ediyor. Bunların etkisiyle bütün ürünler zamlanarak alım gücü düşüyor ve hayat pahalılığı başlıyor.
Bu durum özellikle ülkemizde kendini gösteriyor.
Enflasyon dediğimiz hızlı fiyat artışlarında baş sıraları hep biz tutuyoruz. Özendirilmeye çalışılan ABD - Almanya -İngiltere, Japonya ve Rusya dahil pek çok ülkede yıllık enflasyon % 2 ila 5'i geçmezken bizde bu oran oldum olası % 100- %60 gibi onların 25 kati civarında seyretmektedir.
Üretim ekonominin en temel olması gerekendir.
Dünyanın kendi kendine yetebilen 7 ülkesinden biriyiz diye okuduğumuz zamanlarda;
Şeker pancarı üreten çiftçimizin ürününü işleyen Şeker Fabrikalarımız vardı,
Pamuk üreten çiftçimizin ürününü değerlendiren Sümerbank Fabrikalarımız vardı,
Buğday üreten çiftçimizin ürünü değerlendiren Toprak Mahsulleri Ofisleri, siloları, ihracatçıları yoğundu.
Tütün üreticisinin ürününü değerlendiren TEKEL'imiz ihraç da yapardı.
SEKA'mız vardı. Selüloz ve kağıt üretirdi.
Sınai Kalkınma Bankası vardı işlevlerini yürüten.
TÜBITAK, Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet malzeme Ofisi gibi işlevlerini yerine getiren kuruluşların olduğu zamanlarda 1 Türk Lirası, 1,20 ABD doları ediyordu. Geldiğimiz noktada 1 dolar için 30 TL verilmesi gerekiyor.
Devlet asıldır, iktidarlar devleti bir müddetliğine kiralayanlardır. Kiracı olan iktidarlar devletin varlığını satıyorlarsa bindikleri geminin tabanını deliyorlar demektir Gemi su almaya başlayınca önce alt kattakiler güverte ve üst kamaradakiler tehlikeyle karşı karşıyadır,
Gemi tabanındaki deliği kapatmak kin devletin fabrikalarını, tesislerini satma bahtsızlığını özelleştirme adı altında göstermişlerdir.
İnsanımıza milli bir eğitim, milli kültür veremeyen iktidarlar, çalışma dan para kazanmak isteyen, kanaatten uzak lüks ve israf ekonomisini sürekli pompalayarak gayesiz, amaçsız insanlar topluluğu yetişmesine vesile olmuşlardır. İletişim araçları üzerine kurdukları hakimiyet ile iyiyi, doğruyu, güzeli anlatmak isteyenleri de arazi etmesini becermişlerdir
Milli Eğitimden, Milli Kültürden uzaklaştırılan kitleler, hayat pahalılığı cenderesinde hep kendine gösterilen cazibeleri tercih durumunda bırakılmıştır.
Toplumun % 5’i fazlasıyla zengin,
Toplumun % 50’den fazlası orta halli,
Toplumun % 25’i fakir,
Toplumun % 15’e yakını sosyal yardımlarla hayatını sürdüren,
Toplumun % 5 civarı da tamamen yoksul duruma gelmiştir.
Bu hal, hal değildir. MİLLETİM UYAN çağrıları duyulamamaktadır.
Bir cami imamına yaralamalı saldırılması gibi olaylar gündem saptırmaya yetmemektedir. Gerçek enflasyonun yarısını bildiren TUİK istatistikleri gibi.
Ama çalışanımıza emeklilerimize verilen zamlar her seferinde kaşıkla verilenin kepçeyle alındığı gerçeğini gizleyememektedir.
Allah, milletimizi uyandırsın, fırsatçıların insafına bırakmasın.