Geri dönüşü olmayan iki şeyden bahsedecek olsak bunların zaman ve gençlik olduğunu görürüz.
Ülkemizde 68 kuşağı diye adlandırılan 1970'li yılların gençliği türlü entrikalarla birbirlerine kırdırılmak istenmişti.
Vatanını, milletini seven Anadolu'nun yağız delikanlıları okumak için gittikleri büyük şehirlerde yapmacık sağ-sol ayırımcılığının tuzaklarına düşürülmek istenmişlerdi.
Okumanın ilmin daima karşısında olan cehalet, kalkınmakta olan veya az gelişmiş tabir edilen ülkelerin geri kalmasında kullanılan argümandı.
Planlanmış, programlanmış senaryoya göre gençler sağ-sol fraksiyonlardan birine tabi olacak, üniversite ve yurtlarda kavgalar çatışmalar çıkacak, devlet otoritesi de bu kavgalara fazla müdahil olmayacaktı.
Kurtarılmış okullar, yurtlar, semtler, ilçeler, iller gündeme geliyordu.
Millet düşmanlarının bu oyununa gelen sağdan ve soldan 5000'e yakın gencimiz katledildi. Ne acıdır ki bu gençler neye hangi amaca hizmet ettiklerinin farkına bile tam varamadan can verdiler.
70'li yılların gençlik liderlerinden Aykut Edibali, gençlere sakin olmalarını saldırıları önlemenin devlet gücüyle olabileceğini, grupların birbirine saldırılarının kendilerine zarar vereceğini anlatarak gençlere siper olmuştur.
Daha sonra 12 Mart 1971 de Türk Silahlı Kuvvetleri zamanın iktidarına bir muhtıra vererek çatışmaların önüne geçmiştir. Ne bu kaybolan yıllar ne de kaybettiğimiz o nesil bir daha geriye gelmeyecektir.
Vatan bölme faaliyetlerinin tohumları da o yıllarda atılmaya başlanmıştır.
Suriye’nin Irak'ın Kuzeyi, İran'ın Batısı, Türkiye' mizin Güneydoğusunu kapsayan Suriye'nin, İsrail amacı taşıyan sözde kürt devleti amaçlı faaliyetler yıllardır bize kök söktürüyor. Yüz milyarlarca maddi kayıpların yanında 40 bine yakın sivil-asker kaybına neden olan bu hainane plan sonlandırılmış değildir.
BOP Büyük Ortadoğu Projesinin kısaltılmış adıdır. Amaç ve maksat İsrail'in güvenliğini sağlayarak küresel güçlerin hakimiyetlerini pekiştirmektir
Amaca hizmet etmeyen iktidarlar yıkılmış, milyonlarca insan yerinden yurdundan edilmiş, ülkeleri tarumar edilmiştir. Irak ta Saddam Hüseyin, Libya’da Kaddafi, Mısırda Mursi hazin bir şekilde ölüme hazırlanmıştır. Diğer kalan, ülkeler de ABD'ye biat eder, İsrail'e ses çıkaramaz olmuşlardır.
Ülkemizde de İslam'ı referans alan bir iktidar işbaşına gelmiş, pek çok İmam Hatip Okulu, Kuran Kursu açılmış, pek çok işlevsiz üniversite açılmıştır.
Okulların, kursların ve üniversitelerin eğitimi ülke gelişmesine katkı sağlamaktan uzak kalmıştır.
2000 'li yılların başına kadar, Kuran okuyan, namaz kılan, oruç tutan alnı secdeye gelen insandan zarar gelmez anlayışı hakimdi.
Bu yirmi kusur yıl sonunda geldiğimiz noktada;
- Namaz kılıp hırsızlık yapanlar,
- Oruç tutup kul hakkı yiyenler,
- Dindar görünen dinciler ve istismarcılar,
- Ehliyet ve liyakati yetersiz olduğu halde göreve gelenler,
- Kamu malına emanet gözüyle bakmayanlar
- Rant için yalan, hile ve entrika peşinde koşanlar
- Dolandırıcılar, yalakalar, sahtekarlar, israfçılar, plansızlıklar, rüşvet, iltimas, adam kayırmacılığı, enflasyon, faiz, ahlaki erozyon, itimatsızlık, daha niceleri aldı başını gidiyor.
İktidarını daha da uzatmak isteyen, kendini MHP ile güçlendiren Cumhur İttifakının geriye dönüp nasıl bir tablonun, nasıl bir eserin sahibi olduklarını ciddi bir muhasebeye ihtiyaçları vardır. Asırlardır, topla tüfekle, savaşlarla elde edemediği Müslüman Türk milletini madden ve manen yokluğa sürükleyecek düşman oyunlarına karşı uyanık olalım.
Ne kaybolan yıllarımız ne de kaybettiğimiz nesiller bir daha geriye gelmez.
Sağolasın Himmet bey yazınızı okudum dertlerimize tercüman olmuşsunuz teşekkür ediyorum