Bilinçli bir şekilde, mükemmel yaratılan insanı daha da güzelleştireceği düşüncesiyle kurgular, planlar, uzun süreli projeler yapılmaktadır: Güzel ve sağlıklı olan insanı güya daha güzelleştirmek için bağımlılık yapacak kozmetik üründen piyasaya sürülmekte, bunlar kullananlara dahada, daha da güzel olacakları öngörüsüyle propagandalarla ürün satılmaktadır.
Bir müddet sonra, özellikle bayanlar orijinal halinden uzaklaşmakta, adeta kozmetik ürünler olmadan yaşanamaz algısına düşürülüyor. Tüketim endüstrisini elinde tutan küresel güç ve emperyalistler bu yolla inanılmaz maddi kazanç sağlamaktadır. Millet olarak bunlar Fransız ve Amerikan menşeilidir.
Yirminci asrın ikinci yarısından itibaren hızlanan bu sektör insan sağlığına, çevre temizliğine zarar vermektedir.
Televizyon reklamlarında, sosyal medya mecralarında en çok karşılaşılan reklamlar KOZMETİK-DETERJAN - Hazır Yiyecek ihtiva eden BESLENME ürünleri ve de İLAÇLAR olmaktadır.
Deterjanlar da çokuluslu şirketlerin devasa paralar kazandığı bir alandır. Öylesine reklamlar yapılıyor ki KİRLENMEK GÜZEL' dir denilebiliyor. İşin aslı TEMİZLİK GÜZELDİR. Bilim adamları deterjanların insan sağlığına ve çevreye zararlarından bahsede dursun zalim sermaye sahipleri o araştırmaları göstermemekten, görmezden gelmeyi tercih etmektedir. Herkesin rahatlıkla tespit edebileceği gibi ülkemiz televizyon reklamlarının ana kalemlerinden biri de, deterjanlardır. Allanıp pullanıp cazip gösterilerek deterjan tüketimi körükleniyor, üstelik % 10-15 yerlilik % 90' a yakın küresel sermayeye hizmet edildiği perdelenerek.
Beslenme sektörü de insan sağlığı için tehlikelerle dolu olduğu halde doludizgin reklamlarına devam etmektedir. Küçücük çocukların cips türü şeylere alıştırıldığından tutun pizza, hamburger, kola, gazlı içecekler gibi birçok materyalle insanların iştahı kabartılmakta, bağımlılık yapar hale getirilmektedir. İzlenen ve izlettirilen fazlaca reklamlardan biri de beslenme ürünleridir.
Bunların insan sağlığına olumsuz etkileri kesindir. Türlü türlü hastalıklar, obezite, mide ve bağırsak hastalıkları, böbrek, solunum yolu rahatsızlıkları, alerjiler... daha nice hastalıklar sağlıklı beslenmeme Sonucunda oluşmaktadır İçinde süt olmayan sütt ürünleri, içinde et olmayan et ürünleri maalesef bizim ülkemizde dahi konu olmaktadır. Zaten küresel güçlerin VATANI yoktur. Onlar için önemli olan sömürerek zenginliklerini artırmaktır.
Rahatlıkla gözlemlenebilecek bir husustur; son yıllardaki kalp yetmezliği, kalp damar ve kan hastalıkları sürekli artıyor. Yine şahit olunuyor ki insanların kıskançlık duyguları körelmeye yüz tutuyor. Aile müesseseleri yıkılmakla karşı karşıya kalıyor. Hızla gelişen teknoloji, kirlenen çevre, suni ve sentetik beslenme, dikte ettirilen yaşantı şekli, öldüresiye artan rekabet, insani ilişkilerin azalması, insan oğlunun sağlık problemlerini artırıyor. Ortalama insan ömrü artarken, tıbbın çaresiz kaldığı müzmin hastalıklar da çoğalıyor. Çok sayıda hastane yapıldığı halde neredeyse boş yatak bulunamıyor.
Yazımızın ana konusu bütün bu olup bitenlerin beynelmilel güçlerle plansız bir şekilde yapıldığı halde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bunlar karşısında bir planının projesinin olması gerektiğini vurgulamaktır. Öyle ya Devlet, milletinin sağlığını can ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır. Devleti idareye soyunan siyasi partilerin kısır çekişmeler yerine böylesine hayati konular hakkında proje geliştirmelerine uyarıda bulunmaktır. Varlık ve Beka tehlikesini göstermektir.
Unutmayalım ki bu hastalıkların tedavisi için ilaç gereklidir. Maalesef ilaç sektörü de küresel güçlerin kontrolü altındadır. Hasta et para kazan, ilaç sat para kazan, kirlet kazan, temizleyeceğim deyip kazan, suni besinleri pompala kazan, hastalandır ve iyileştirmek için kazan. Bu KAZAN larda maalesef insanlık yok oluşa kaynatılıyor. Uyanalım. Özümüze dönelim. Yeniden AİLE olalım. Koruyucu sağlık tedbirleriyle sıhhatli, güçlü, ileri ve MUHTEŞEM TÜRKİYE ye niyet ve azmedelim.
Himmet KASAL