İnsanın, ailenin, şehrin, ülkelerin ve dünyanın bütün ihtiyaçlarını karşılayacak imkanlar daima fazlasıyla vardır.
Dün 15 milyon nüfuslu Türkiye'yi besleyen imkanlar bugün 84 milyonu yarın da 100 milyonu besleyecek kadar yine fazlasıyla var olacaktır.
Yaradanın yaratılanlar için bahsettiği imkanlar adaletle dağıtıldığı müddetçe bereketlenip herkese yetişecek ve gelecek nesillere aktarılacak miktardadır.
Maddi imkanların sarf edilmesinde kişinin, ailenin şehrin ve ülkenin bir bütçesinin olması lazımdır. Gelirlerin giderlerin denk bir şekilde ayarlanıp uygulanması huzurun, istikbalin ve istiklalin sağlanması elzemdir.
Aksine davranışlar yani giderlerin gelirlerden çok olması bütçe açıklarını ortaya çıkaracağı gibi devamı halinde iflası kaçınılmaz hale getirecektir.
Çok çalışmak, üretmek, yerli imkanlara öncelik vermek gerekirken üşengeç, okumayan, çalışıp üretmeyen ülke, önce üretip çalışan ülkelerin pazarı haline gelir akabinde de o ülkelerin peyki haline gelir.
Çiğnenen ADALET, büyük çoğunluğun fakirleşmesine, küçük azınlıkların zenginleşmesine sebep olur. İktidarı elinde tutanlar bunu devam ettirme adına ne gerekiyorsa onu yapmaya çalıştıklarında SAVURGANLIK ortaya çıkar.
Japonya' da ve Avrupa ülkelerinde makam aracı sayısı 5 ila 10 bin civarında iken Türkiye'de bu rakamın 125 Bin olduğunu belirterek nasıl bir savurganlık atmosferinde olduğumuzu misallendirmiş oluruz.
Yüzde doksan dokuz hata paylı planlamayla hayata geçirilen ZAFER havaalanı gibi projeler, yıllar yılı ülkenin kanını emen sülükler gibi büyüyecektir.
Bir milyon atama bekleyen öğretmenin olması da yanlış planlamaların ya da savurganlığın göstergesi değil midir? Ülke ihtiyacı göz önünde bulundurularak öğretmen yetiştirilmesi gerekirken bu fazlalık niye? Ayrıca çok değerli ve kutsal olan öğretmenin itibarını düşürmek telafisi mümkün olmayan hatadır.
Osmanlının gerileme döneminde saraylara, şatafat ve israfa düşkünlüğü bir imparatorluğun batışına sebep olmuştur.
Günümüzde de iktidarlar acayip israf, şatafat ve savurganlığı zirve yaptıktan bir müddet sonra TASARRUF genelgeleri yayınlarlar. Elle edilecek tasarruflar açılan büyük delikleri kapatmaktan uzaktır. Bu tıpkı 500 ampulle İSRAF HARAMDIR yazan minare mahyaları gibi komik kalmaktadır.
Yerli araç var ve imkan dahilindeyken 10 kat daha pahalı yabancı menşeli aracı makam aracı olarak tahsis etmek ve kullanmak Diyanete yakışmıyor.
Tarikat ve cemaat liderlerinin israf ve savurganlıktan bahsetmeleri de yaşanan gerçeklerle bağdaşmadığı için inandırıcı olamıyor.
Gelir-gider adaletsizliğinin, israf ve savurganlığın zirve yaptığı ülkeler az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerdir. Buralarda alınan vergilerin çoğunluğu dolaylı vergilerden oluşur. Köprüden hiç geçmeyenden alınan vergiler misali, havalimanından hiç istifade etmeyenlerden alınan vergiler bunları kullananlardan daha fazladır.
Zengini daha zengin, fakiri daha muhtaç hale getiren bu sistemler kafalarını ADALET için değil MENFAAT için çalıştıran insanoğlunun eseridir.
Kamu vicdanını yaralayan sistem kurucuları er geç hesap vereceklerini ne çabuk unutuyorlar.
Bir olan ALLAH' a, onun emri olan ADALET' i terke yürüyen bütün yollar şeytanın döşediği mayınlarla doludur.
Ne mutlu mayınları atlatıp düz araziye ulaşanlara!
Ne mutlu okuyan, üreten çalışan ve zaferi yalnızca Allah'tan bekleyenlere!
Ne mutlu dünya-ahiret denk bütçesini yapıp hesaba hazırlananlara!
Ne mutlu İMAN ET, MÜCADELE ET, ZAFER senindir muştusuna inanıp mükafatı bir olan, galip olan, hakim, hüküm ve hikmet sahibinin yolunda azimle, sabırla yürüyenlere!
Ne mutlu MİLLET Davasına inanan millet dostlarına!
Unutmayalım; Hesap sorulmayan savurganlıklar, daha büyüklerine gebedir.
Himmet KASAL