Bir yumruk deyip geçmeyin insan hayatını değiştiriverir. Yumruk isabet ettiği yere göre yaralanmaya hatta ölüme bile sebebiyet verebilir. Atanı da atılanı da tehlikeli duruma sokabilecek böyle bir girişimden önce öfke kontrolünü sağlamak gerek.
Ülkemizde özellikle büyük kulüpler imtiyaz elde etmişlerdir. Kulüp başkanları, milletvekili dokunulmazlığına neredeyse ulaşmış durumdadır.
Bu yanlış tutum, kulüplerin spor dışı faaliyetlerin paravanına dönüşünce ADALET zedelenmektedir
Yıllar önce altın kaçakçılığını Güzide bir takımımız arkasına sığınarak yapan kulüp başkanlarını hatırlıyoruz.
ADALET bir kere çiğnendi mi ardı arkası gelmez olumsuzluklar sökün eder. Spor insan yaşantısında olması gereken hayat gerçeklerindendir.
“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” diyen Gazi Mustafa Kemal’in sözlerine katılmamak mümkün değildir.
İki kutuplu soğuk savaş yıllarında özellikle komünist blok ülkelerinin sporcu yetiştirmeye verdiği önemi hatırlayalım;
Olimpiyat oyunlarında Sovyetler, Çin, Romanya, Yugoslavya, Polonya, Çekoslovakya gibi ülkeler yani Doğu bloku ülkeleri kazanılan madalyaların üçte ikisini alırlardı.
Yine boks sporu dünyada, ses getiren ve yumruk atma esasına dayalıdır. Muhammed Ali'nin ağır sıklet boks karşılaşmaları 50-60 yıldır efsane gibi anlatılır ve izlenir. İslam’la şereflenmiş M.Ali’ye çıkarılan engeller, bunun karşısında azimle sabırla mücadele efsane boksörü yıllarca gündemde tutmuştur.
Yüze vurmak inancımızda yasaklanmıştır. Bunun boksu ilgilendiren yüze vurmak mı? Yoksa kişinin kabahatini açık edip söylemek mi olduğu araştırma konusudur.
Kavgada yumruk sayılmaz vecizesi de mücadeledeki dikkatin dağılmaması ve rakibe odaklanılması için söylenmiş olsa gerektir.
Türkiye de spor denince ilk akla gelen Futbol olmaktadır. En çok ilgiyi, takipçi ve taraftarı futbol sağlamaktadır. Centilmence yapılan her spor iyidir.
Küfür, kötü söz ve davranışlar, şike sporun güzelliğine gölge düşürür. Fayda umularak yabancı futbolcu serbestliğinin ne getirip ne götürdüğüne bakmak lazımdır. Yerli oyuncularımıza verdiklerimizin kat kat fazlasını çaptan düşmeye yüz tutmuş yabancılara vermek akıllıca bir davranış olamaz.
Bu, kaynak israfıdır Her alanda olduğu gibi yerliliğe önem verilmesi hayati önem arzediyor.
Büyük tanımına giren kulüplerimizin imtiyazları da oldukça ilginçtir. Hesapsız harcamaları spora katkılarından az olsa bile sık sık af talepleri ve bunların iktidarlarca karşılanması bizi sporda ileri götürememektedir.
Başarı için teşvike evet ama, başarısızlıkların kol gezdiği büyük kulüplerin borçlarının affedilmesine HAYIR diyebilmeliyiz. Her yerde ADALET, her zaman ADALET ve herkese ADALET prensibi çerçevelik bir slogandır.
İleri, mutlu ve güçlü MUHTEŞEM TÜRKİYE ancak adaletle sağlanabilir.
Spor kulüplerine, önde gözüken iş adamları ve patronlara getirilen vergi ve ceza afları Adaleti şiddetle sarsmaktadır.
Adam kayırma, rüşvet, iltimas, toplumda yaygınlaşınca sıkıntılar dahada büyümektedir. Esasen İslam toplumlarında olmaması gereken bütün hasletler tam zıddına bizde olduğu için iki yakamız bir araya gelemiyor.
Haksızlığa, yolsuzluğa, rüşvete, iltimasa, korkaklığa öyle bir yumruk vur ki, HAK için, ADALET için, mutlu, huzurlu ve MUHTEŞEM TÜRKİYE için ses getirsin. Allah bu milleti korusun ve yüceltsin.
Sağolasın kardeşim spor dünyasının röntgenini çekmişsiniz,tıpkı memleketimiz gibi.