Bu söz içerdiği anlamlar bakımından çok şeyler ifade eder. Mücadele kültürünün yaygınlaşması amacıyla 70’li yıllarda Yeniden Milli Mücadele, Pınar, Gerçek Bayrak, Egemen Milletin Sesi gibi mecmualar, gazeteler, dergiler yayınlanmıştı. Sosyal medyanın akıl almaz yaygınlaşması, bütün sanat dallarında olduğu gibi kültürel hayatta da kendisinden yararlanmayı zorunlu kılmıştır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz yazılı basın organları milli kültürümüze önemli katkılarda bulunmuş, birçok sanatçı, yazar ilim adamı, akademisyen ve siyasetçilere kapı açmıştır.
Akla hemen geliveren bazı isimleri sıralarsak hafızalarımızı tazelemiş oluruz; Mehmet Taşdiken, Ertuğrul Şakar, Mehmet Akif Ak, Ahmet Tasgetiren, Hüseyin Gülerce, Hasan Erden, Aykut Edibali, Mehmet Altınsoy, Taha Akyol, Cemil Çiçek, Altan Tan, Süleyman Kocabaş, Ali Müfit Gürtuna, Selami Yıldırım, Mustafa Aydın, Recep Kiriş, Yetkin Dilek, Ahmet Efe, Fehmi Arıktekin, Gömülü Çoban, Cevat Özkaya, Melih Gökçek, Necati Aykan, Necmettin Turhay, Necati Erişen, Yılmaz Karaoğlu, Gazi Altun, İrfan Küçükköy, İbrahim Ayan, Mustafa Koçak ve ismini sayamadığımız yüzlerce değer. Bunların bir kısmı hizmetleri sırasında ya da vadeleri dolunca Hakkin rahmetine kavuşmuştur. Milli kültürümüze hizmet eden herkes haseneyi cariyelerini açık tutmuştur. Yaşayan ve halen kültür ve siyaset arenalarında mücadele eden yüzlerce binlerce Hak aşığının yolları açık olsun.
Milli Kültürün, sanatın ve de siyasetin gereksiz tekelciliğine saplanmadan, illa ki benim dediğim doğrudur bağnazlığına kapılmadan ileri, mutlu, güçlü ve muhteşem Türkiye hedefine hizmet eden bütün mücadeleciler zenginliğimizdir.
- Onlardır bize Kıbrıs, Kudüs, Türkistan meselelerini anlatan,
- Onlardır bize Milli Kültür, Milli Ekonomi, Milli Ahlak, Milli Devlet gerçeklerini haykıran,
- Onlardır bize Amerika-Rusya, Siyonizme kukla diyenler,
- Onlardır bize Ortak Pazar-millete mezar sloganını belletenler,
- Onlardır bize Kültür Emperyalizminin iç yüzünü anlatanlar,
- Onlardır bize Aileyi bekleyen tehlikeleri anlatıp, dikkatleri çekenler,
- Onlardır bize Yabancı sermayenin bizi sömürmek için geldiğini beyan edenler,
- Onlardır bize Güçlünün değil haklının yanında yer almamız gerektiğini sürekli vurgulayanlar
Sayamadığımız daha nice güzelliklere kapı aralayanlara Allah merhametiyle muamele etsin. Hak yolunda ayaklarını kaydırmasın, azim sebat ve gayretlerini artırsın.
Tarihini iyi bilemeyen milletler geleceklerini de iyi bir şekilde kuramazlar. Yakın tarihte ülkemizde sağcı-solcu ayrıştırılmasına tanık olundu.
Millet düşmanlarının suni sebeplerle birbirine kırdırmak istediği bu dönem 5 bine yakın yetişmekte olan gencimizin ölümüne sebep olmuştur. Üniversiteler, öğrenci yurtları sağcı-solcu öğrencilerin yetişip barınma alanları olmaktan çok çatışma alanına döndürülmüştür. Devletin gücünü bu konunun halledilmesi yönünde kullanmak yerine, öğrencilerin çatışmasına göz yuman siyasetçiler ülkemize kötülük etmişlerdir.
Sağcılık-Solculuk toplumun hafızasında biraz kaybolmuş görünse de millet düşmanlarının bölücü faaliyetleri başka argümanlarla sürdürülmektedir.
O yıllarda Yeniden Milli Mücadele dergisinde İLMİ SAĞ ismiyle dizi halinde konulara açıklık getirilmiştir. İlmi sağ, sadece sola karşı bir reaksiyon değil, Hak’kın hakimiyetinin sağlanması konusunda insanın görevlerini hatırlatan çözümler manzumesidir.
Ucuzculuğa, kolaycılığa, istismara kapılmadan yapılan mücadeleler, büyük sabır, cesaret ve azim gerektirir, yola çıkanlar zorlukları gördükçe sapır sapır dökülüyorsa şunu unutmuşlar demektir. Mücadele yaşa, varol, alkışlar arasında değil, düşmanın kin ve nefret duygularını yara yara kazanılır ve nihai zafer Hak’kın ve Hakka inananlarındır.
Pınar dergisinde yayınlanan Kara Sabun da Ak Köpürür hikayesini bu makalemizde bir başka açıdan yorumlamanın faydalı olacağına kanaat getirdim. Şöyle ki;
İslam dini renk, dil, cinsiyet ayırımı yapmadan üstünlüğün sadece takvada olacağını beyan etmiştir, Acem’in Arap’a, zencinin beyaza, kadının erkeğe üstün olamayacağını, yeri geldiğinde Allah’a (sevgi-saygı-korku) yakınlık noktasında zencinin beyazı geçebileceğini tarihi yaşanan hakikatlerle ortaya konmuştur.
Takva konusunda Allah’a daha yakın olan bir zencinin yaptığı ameller ve işlediği sevaplar bembeyaz köpükler misali çoğalarak rızayı kazanabilecektir.
Demek ki neymiş: Kara Sabun’ da Ak Köpürürmüş.
El hak doğrudur.
Himmet KASAL