İçinizde çocuklar, gençler, orta yaşlılar, ve ihtiyarlar var. Tıpkı tabiatın kışı, ilkbaharı, yazı ve de sonbaharı olduğu gibi. Devran süratle dönmektedir.
Geçen sene aramızda olanlardan bu zamana ulaşamayanlar olduğu gibi belki de gelecek sene bu zamanlara da biz ulaşamayacağız. O halde kendimizi sorgulamak için daha neyi bekliyoruz?
Yetişen her nesil, ilimde, irfanda örf adet ve geleneklerin yaşatılmasında önceki nesilleri aratıyorsa ortada sorun var demektir. Gençlik umutsuz, hedefsiz iradeleri çözülmüş, vicdanları kararmış, yanlışlıklara HAYIR demeye takatı kalmamış haldedir. Hedefsiz, idealsiz, sorumsuz, dilde, dinde yozlaşmış gençlik kimin eseridir?
Gençlerimize ailenin, devletin öncelikleri olan sağlıklı, kişilikli bireyler yetiştirmesi için, insanlığın erdemleri anlatılmadan daha çok DOKTOR OL, MÜHENDİS OL, AVUKAT OL, şu ol bu ol diye sadece gelir ve itibar, dünyevi kaygılarla yetiştirilmiş bir gençlik önermek hazin tabloları hazırlamıştır.
“Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hakim olmanın imkanı yoktur. Halbuki asırların yarattığı milli bir ruha, kuvvetli ve daimi bir milli iradeye hiçbir kuvvet karşı koyamaz. ,,1.9.1924 Mustafa Kemal,
Milletler, topla tüfekle, uçaklarla değil, ahlaken çökertilerek bitirilmek isteniyor.
Emperyalist ve Siyonist zihniyetler toplumların bilinçaltını istedikleri mesaj bombardımanına tutarak kafadan teslim alır, sonrada canına okurlar. Plan ve mesajları “ Gençleri ahlaki değerlerden uzaklaştırarak ifsat etmek, gençliği eğlenceyle meşgul edip düşünmekten aciz bırakmaktır. “(millet düşmanlarının ihanet planları shf.197)
Toplumsal yozlaşma ve problemlerin kaynağı; gençliğimize değerlerini, kültürünü, örf ve adetlerini öğretemeyişimiz, yabancı akımlara karşı korumasız bırakmamızdır.
Öyle programlar yapıyoruz ki, mafya kültürü gayrımeşru ilişkiler, ahlak tanımayan yayınlar, kültür denemeyen başıboş yayınlar ve empozelerle önce ruhen sonra da bedenen gençleri öldürüyoruz. Rayting yarışının kazananı millet düşmanlarına hizmet eden zihniyet olurken biz de millet olarak kaybedeni oluyoruz.
Bugün bizler çocuklarımıza kısmen sahibolabilmişken, torunlarımıza sahibolamıyoruz. Yetişen yeni nesillerle aramıza millet düşmanlarının bal tabağı içinde sundukları zehirlerle ifsad edilmiş zihniyetler girdi.
Dinden, imandan ahlaktan uzaklaştırılmış bu nesil, yaratılış gayesini unutmuştur. Giyim kuşam konusunda haramları, vücudunun mahrem yerlerini sergilemekten zerrece kaygı duymayan bu nesil kimin eseridir. Tesettürlü anne yanında, göbeğini açan kızın yan yana olması sizce düşündürücü değil midir?
Olumsuzlukları bertaraf edecek güç bu toplumda varken, vurdumduymazlık niye?
Bugünün gençleri yarının ana- babaları olacaktır. O halde şövenist, makyavelist, dünyevileşme gibi kavramları beynimizden atıp çocuklarımıza dinini, yaratanını, peygamberini anlatmalıyız. Dna illa şu ol, bu ol diploma sahibi ol dan ziyade ahlaklı, vicdanlı olmayı öğretmeliyiz. Onları televizyonların olumsuz etkilerinden, internet ve cep telefonlarının esaretinden kurtulmalıyız. Unutmayalım ki biz iyi mesajı veremezsek millet düşmanları boşluğu malayani şeylerle hemen dolduruverir.
Tabii bunun için ızdırap duymak, gerek. Izdırap duyanlar çare arayışına girer. Muhteşem Türkiye hedef ve hayali olmayanlar haksızlığına değil gücüne güvenerek mevcut kokuşmuşluğun devamından rahatsız olmazlar.
Allah, bu necip milleti tez zamanda uyandırsın ve korusun.
Yöneticilerimize feraset ve basiret versin.