İnsanı insan yapan özellik iradesinin bulunmasıdır. Farklı fikirleri, tercihleri ve seçimleri ile her insanın toplumda ayrı bir yeri vardır. İnsan, hür iradesini ne kadar rahat kullanabiliyorsa o derece insaniyete lâyık bir hayat yaşıyor demektir. İnsanın hür iradesine ipotek koymak, onu elinden almak veya tek tip bir yaşantıya zorlamak insani bir davranış değildir. İnsanlığın geldiği noktada fikir ve düşünceye daha çok saygı gösterilmesi gerekirken aksine insanları korkularla kısıtlamak olacak şey değildir. İnsanlık tarihinde kölelik dinimizle beraber sona ermiştir. İnsanlara kendi dinini seçme ve istediği hayatı yaşama hürriyeti verilmiştir. Ancak bazı insanlar kendi menfaatleri için farklı şekillerde insanları köleleştirme yolunu bulmuşlardır. Bazen dini, bazen maddi gücü, bazen korkuyu ve bazen de siyaseti kullanarak bunu yapmışlardır. Mesela günümüzde farklı bir fikir beyan edeni adeta yok etme istediği, güç sahiplerinin fikir sahiplerini hiçbir şekilde konuşturmama gayreti modern bir köle-sahip anlayışının devam ettiğinin göstergesidir. Hürriyet şairi Namık Kemal yüz sene önce şeyle diyordu: “Niçin bizim devletimizde bu geçerli değildir? Ve sebep nedir ki görüş ayrılıkları üzere bulunanların imhasına kadar çalışılır… Farz edelim ki, farklı görüşlerde bulunanlar ve onların ıslah zannettikleri gerekçeler, aksine, muzır ve sakıncalı olsun; niçin onların ikna edici delilleri meydana konulup ikna ve ilzam edilecek yerde yalnız şahıslarına husumet olunuyor ve meselenin kendisi bırakılıp şahsi garezlerle uğraşılıyor. (14 Haziran 1869) Evet, yüz sene geçmiş ama farklı fikir sahiplerine husumet ve düşmanlık gösterme anlayışımız değişmemiş. Farklı düşüneni imha edelim anlayışı yine devam ediyor. Bizim gibi olmayana tahammülümüz yok. Artık kendimizi düzeltme zamanı.