Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin demokratik bir hukuk devleti olması tüm kurum ve kuruluşlarının hem demokrasiyi hem de hukuku kabullenmesi ve benimsemesi ile olur. Yoksa demokrasi ve hukuk ifadesi sadece isim ve resimden ibaret kalır. Temel ilke ve esasları ile hayata geçirilmediği sürece demokrasi ve hukukun bir ehemmiyeti ve kıymeti yoktur. Hayali bir düşünce ve iyi niyeti gösteren bir temenniden ibaret kalır. Kulağa hoş gelen fakat icraatta görünmeyen iki kelime durumuna düşer. Çok zikredilir ama uygulamada eksik ve yetersiz kalınır hatta bazen yok hükmüne düşer. Bu şekilde kişilerin keyfine ve her şahsın kendi insafına bırakılmış olur. İşte o zaman sistemin çarkları arızalanır. Birbirinin yardımına koşması gereken çarklar birbiriyle mücadele ve kavga etmeye başlar. Birbirinin önüne geçerek çalışmasına engel olur. Böyle bir vaziyette tüm çarklar birbirine girer ve sonuç itibari ile sistem çöker. Hâlbuki gerçek manada samimi olarak demokrasi ve hukuk prensipleri uygulansa, hiçbir zaman kişilere göre değişmese ve herkesçe ciddi olarak kabullenilse bunlar yaşanmaz. Bir vücudun azaları gibi her şey birbirine yardım eder. Göz kulağın ayıbını görmez. Kulak göze her daim yardımcı olur. Bütün azalar vücudun sağlıklı bir şekilde devamı için uyum ve dayanışma içinde çalışır. İşte Anayasa Mahkemesi de bu çarklardan ve vücudun azalarından birisidir. Anayasa mahkemeleri temel hak ve özgürlüklerin seçimle gelen yasama çoğunluğuna karşı korunması gerektiği yönündeki düşüncenin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. 23 Eylül 2012 Tarihinden itibaren bireysel başvuruları incelemeye başlaması ile birlikte temel hak ve hürriyetlerin güvencesi haline gelmiştir. Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Zühtü Arslan’ın ifade ettiği gibi; “Anayasa Mahkemesi yaşam hakkından kişi hürriyeti ve güvenliğine, adil yargılanma hakkından ifade ve örgütlenme özgürlüğüne, özel hayata saygı hakkından din ve vicdan özgürlüğüne, bir dizi temel hak ve özgürlüğün koruma alanını genişleten ve standartlarını yükselten bir yaklaşımla hareket etmektedir.” Yukarıda sayılan hak ve hürriyetler hepimizin için önemli olan vazgeçilmez haklardır. Yani bir gün bir hak ihlaline uğradığımızda bizim içinde Anayasa Mahkemesi lazım olabilir. Anayasa mahkemesi hakkında konuşurken ona göre konuşulmalı ve ağızdan çıkan sözlere dikkat edilmelidir.