Tam ve gerçek demokrasilerde toplu kesimleri arasında çok fazla sosyal ve ekonomik uçurumların olmadığını görürsünüz. Çünkü demokrasi, sadece bir kesime tanınmış özel hak ve imtiyazların olmamasını gerektirir. Ayrıcalıksız ve imtiyazsız, sosyal ve ekonomik açıdan ortak seviyede bir toplum huzurlu bir toplumdur. Adalet ve eşitliği aynı derecede hissediyor olmak toplumsal bağları ve ortak yaşama isteğini güçlendirir. Herkes kendi hakkının ve hukukunun korunduğundan emindir. Başkasının kendi üzerinden haksız bir girişim ve tasarrufuna karşı demokratik sistemin buna engel olacağına güveni tamdır. İşleyen demokratik sistem kimseyi ayırmadığı için toplum içerisinde de ayrışma ve çekişmeler meydana gelmez. Demokratikleşmekten uzak toplumlarda ise kendine özel muamele isteyen ve öylede hususi muamele gören imtiyazlı yapılar vardır. Bu yapılar her zaman çoğunluk üzerinde özel bir azınlık olarak yaşamak isterler. Kendilerine gösterilen müsamaha ve kolaylık sıradan vatandaşlara gösterilmez. Bu yapıların beklenti ve talepleri ve çeşitli istekleri hemen gerçekleştirilken diğer insanların önünde uzunca bir mücadele süreci vardır. Bunlar emeksiz ekmek elde ederken gerçek emeğin sahipleri emeğinin karşılığını alamamaktan şikayetçidirler. Adalet mekanizması bunlar için hususi olarak hızlı ve taraflı işlerken, memleket insanı adalet mücadelelerinde yorgun düşer ve aradığı adalete de ulaşamaz. Bu nedenle toplumun çeşitli kesimleri arasında bir geçimsizlik ve gerginlik meydana gelir. Ortak duygular yok olur. Gemisini kurtaran kaptandır bireysellik anlayışı yaygınlaşır. Demek ki demokrasi ilkeleri, prensip ve kriterleri bir toplum için çok önemlidir. Çünkü ayrıcalıksız ve imtiyazsız bir toplum gerçek ve tam bir demokrasi ile mümkündür.