Savaşın Arka Yüzü

İsrail Gazze’den sonra İran’ı da hedefine koydu. İsrail tarafından başlatılan bu savaşlar sadece savaşa muhatap olanları değil bütün dünyayı sarsıyor ve endişeleri de artırıyor. Çünkü kim kiminle savaşırsa savaşsın sonuçlarının bütün dünyaya olumsuz etkileri vardır. Savaşın faturasından herkes payına düşeni alır. Televizyonlardan futbol maçı izler gibi savaş takip etmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Kim ne kadar füze attı, nasıl vurdu, kaç insan öldürdü bunlar sayılardan ibaret acı şeyler. Savaşların insani yönü unutulmamalı savaş hukukuna riayet edilmelidir. İnsan eti yiyen yamyamların bile bir düsturu bir ilkesi varken İsrail zaliminin vurdumduymazlığı ve acımasızlığı ile dünyayı kan gölüne çevrildi. Risale-i Nur eserlerinde ifade edildiği gibi; “Hiçbir kanun-u adalete(adalet kanunları) ve insaniyete ve hiçbir düstur-u hakikate(hakikat prensipleri) ve hukuka muvafık gelmeyen boğuşmalar”  milyonlarca masum insanın kanını heder etti. İsrail, adalet ve hukuku zaten saymadığı gibi insaniyetten de nasibini almamış vaziyettedir. İnsan kavramı onlar için sadece kendisinden olanı tanımlamaktadır. Kendisinden olmayanlar her türlü acıya müstahak ve ölümü hak eder görülmektedir. İsrail dehşetli bir firavunluk ve bencillik içerisindedir. İsrail anarşizm ve terörizm ile aynı anda zikredilmektedir. İsrail, hak ve hakikat ve din ve adalet hesabına değil aksine inat ve asabiyet-i milliye( ırkçılık) ve menfaat-i cinsiye(kendi şahsi menfaati) ve nefsin enaniyetine dayanan dünyada emsali vuku bulmayan gaddarâne bir zulüm hesabına hareket etmektedir. Bu hareketine Amerika’yı da artık açıktan dâhil etmek istemektedir. Gizli desteği bırak benimle birlikte savaşa doğrudan gir demektedir. İnşallah Amerika sulhu reddetmekle harbi idame vebaline girmez. Veballerine bir yenisini daha eklemez. Savaş suçları dosyasını kabartmaz.