O’nu ilk defa bir sohbet salonunda gördüm. Ders yapıldıktan sonra aradaki çay molası esnasında gençler kendi yaşıtlarıyla konuşmaya dalınca O’na bigâne kaldılar. Yaşlı bir insanın alışık olmadığı ve tanımadığı bir ortamdaki sessizlik ve durgunluk halini yaşıyordu. Bembeyaz saçlarının üzerindeki kasketi ve yılların çilesini, yorgunluğunu ve yalnızlığını ifade eden yüzündeki derin kırışıklıklar ve çehresindeki keder dolu, mütevazı bakışlarında onun sergüzeşte-i hayatı adeta okunuyordu.
Böyle bir toplantıya yeni gelmiş, yaşını başını almış misafir bir insanı yalnız koymamak ve ilk görüşte içimden geçtiği gibi sıkıntılı ve kederli bir insan olup olmadığını merak ettiğimden yanına vardım. Selam verdim ve dünya işlerinin yıprattığı, nasırlı elini sıkarak yakınlık gösterdim. Benim gülümsememden ona da yansımasını bekledim ama O’nun ciddiyetinde ve duruşunda bir değişiklik fark edilmedi. Sert ve ciddi duruşun arkasındaki sıcaklık, şefkat ve merhamete ulaşabileceğimi tahmin ediyordum. Sohbet başlayıncaya kadar konuşmamız, onun kendini tanıtmasıyla başladı.
Mersin’in Anamur ilçesine bağlı Bozyazı Köyünde oturuyormuş. Daha öncesi yüksek dağların, kayaların ve yaylaların bol olduğu, çocukluk yıllarında yokluklar, kıtlıklar ve mahrumiyetler yaşadığı Kızılca Köyde doğup büyümüş. Hayatı çalışmalarla ve mücadele ile geçmiş. Saf, temiz, dürüst ve mütevekkil bir Anadolu insanı olduğu O’nun her halinden belliydi. Kendisi okuyamadığı için, bütün çocuklarını okutmaya kendini adamış fedakâr bir baba. O günkü ders arasında tanışmamız kısa sürdü. Dersten sonra vedalaşıp ayrıldık.
Başka bir gün yapılan derste beraber oturduk. Ders arasında yaptığımız sohbetlerle samimiyetimiz ilerlemişti. Yetmiş iki yaşındaki Muhammet Şafak Amca, on sene önce gördüğü kötü bir rüyadan sonra Eşi Havva Hanım’ı Hakkın Rahmetine göndermiş. Bundan sonra Rabbine yönelmiş, kendisini ibadete vermiş. Kur’an-ı Kerim okumasını bilmediği için her gün bir günlük kaza namazı kılıyor, her gece teheccüte kalkıyor, her ay da iki gün oruç tutuyormuş. Ahirete hazırlıklar yaparak geçiyormuş günlerini.
Bunları anlatıp sohbet ederken cüzdanını çıkarıp genç, yakışıklı ve polis kıyafetli bir gencin resmini gösterdi. Bunun genç yaşta vefat etmiş Oğlu Necati’nin resmi olduğunu söylerken gözleri yaşardı. O’nu da gördüğü bir rüya sonrasında kayıp etmiş.
Bozyazı’daki evinde yatarken gece yarısı kötü bir rüya ile uyanıyor. Lambayı yakıp “hayırdır inşallah” diye kendi kendine konuşmalarını duyan Büyük Oğlunun eşi uyanıp geliyor ve ne olduğunu soruyor. O da rüya gördüğünü, aileden birinin vefa edeceğini söylüyor. O kâbuslu rüyanın tesirinden sonra tekrar uyuyamıyor. Günlerce o sıkıntılı rüyanın etkisinde kalıyor.
Aradan dört ay geçince, polis olan oğlu Necati izinli olarak Köye geliyor. Oğluna habersiz geldiğini söyleyince, oğlu rahatsız olduğunu, kanser başlangıcı teşhisi konulduğunu söylemiş. Dört ay önce içine düşen ateşi hemen hatırlamış. Daha ortada bir şey yokken, Büyük Oğluna mezarlıktan bir yer göstererek, Necati’yi buraya defin edeceğiz! Demesi üzerine büyük Oğlu kabullenememiş, “ne biçim konuşuyorsun” Diye tepki göstermiş.
Oğlu Necati’nin rahatsızlığı bir yıl sürmüş. Gittikçe ilerleyen hastalığı yirmi altı yaşında, doksan kiloluk genç bir insan sararıp solmaya başlamış. Genç, yakışıklı, Polis Necati hastanede ağrılarla, sancılarla pençeleşerek ölüm yolunda mesafe kat etmektedir. İnancı, imanı ve tevekkülü kuvvetli olan Necati, Hastalar Risalesini okuyarak teselli bulmaya, dualar ederek rahatlamaya çalışmaktadır. Her gün adım adım ölüme yaklaşmaktadır.
Hastanede Muhammet Amca, iki oğlu ile Necati’nin son anlarında bulunarak O’na manevi destek olmaktadırlar. Muhammet Amca, sabah namazını eda etmek için mescide gider. Ağabeyleri, Necati’nin başında Kur’an-ı Kerim okumaktadırlar. Muhammet Amca mescitten dönünce Necati gözlerini açar ve Babasına nereden geldiğini sorar. Babası, mescitte sabah namazını eda edip geldiğini söyler. Necati sesli bir şekilde “Lailaheillah” Diye tevhit çekmeye başlar. Böyle yaklaşık on beş dakika tevhit çeker. Bu durumuna sevinen Muhammet Amca, Necati’nin kemoterapi ’den saçları dökülmüş başını okşayarak “Aferin oğlum, maşallah.” Diye onu okşar, sever, teşvik eder ve memnuniyetini bildirir. Necati ebedi yolculuğun bu dünyadaki son anlarını yaşamaktadır!.. Mecalsiz gözlerini Muhammet Amcaya yöneltir ve unutulmaz bir hatıra bırakır… “Babacığım seni öpebilir miyim?” Demesi üzerine Muhammet Amca yanağını öptürmek için babalık şefkatiyle üstüne eğildiğinde acılı kalbi mutlulukla hüznü, sevinçle kederi bir arada yaşamaktadır. Necati solgun dudaklarıyla Muhammet Amca’nın yanağından hasretle son defa öper… ve gözlerini açmamak üzere masum bir şekilde kapatır! Muhammet Amca dünyanın tüm ağırlıklarını, acılarını, kederlerini kalbinin derinliklerinde hisseder ve gözyaşlarını içine akıtır.
Bir baba için çok zor da olsa Kur’an okuyan ağabeylerine dönerek Necati’nin vefat ettiğini söyler. Onların hüzünlerini ve ağlamalarını yatıştırır. Allah dayanabileceği kadar sabır ihsan etmiştir, O’na. Veren de alan da O, diye teselli bulup acısını, elemini, kederini yüreğine gömmüş. İbadete, teslimiyete ve duaya devam etmeye karar vermiş…
O günden sonra Muhammet Amca, devamlı ibadet etmekte, camileri ziyaret etmekte, sohbetlere katılmaktadır. “Ölüm, ölmek değildir” Hakikatleri ile teselli bulup içini rahatlatmaktadır. Bir yerde oturup düşündüğü zaman Necati’yi, O’nun masum bakışlarını hatırlamaktadır. Yüzüne yansımış olan yüreğindeki derdini, acısını ve yarasını Allah’a olan muhabbetle, ibadetle ve itaatle tedavi etmeye çalışmaktadır…
Son Öpücük
Yayınlanma :
19.06.2025 01:05
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: