Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan mahkeme üyeliğine seçilen Yılmaz Akçil’in yemin töreninde çok önemli mesajlar verdi. Bu mesajların içerisinde anlattığı Hz. Süleyman kıssası özellikle cübbe sahiplerine bir ders niteliğindeydi. “Giydiğimiz cübbelerin anlam ve önemini çok iyi anlatan meşhur bir kıssa vardır. Yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman dervişi hemen çağırtır ve yargılamaya başlar. Derviş kendini şöyle savunur: ‘Efendim, kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, teslim olacağını düşünüp üzerine atladım, bu esnada kanadı kırıldı.’ Müşteki kuş bu sözlere hemen itiraz eder ve şöyle der: ‘Avcı olsa hemen kaçardım. Onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez diye düşündüm.’ Hz. Süleyman bu sözleri haklı bulmuş ve ceza olarak dervişin kolunun kırılmasına hükmetmiş. Ancak yaralı kuş bu karara da itiraz etmiş ve demiş ki: ‘Efendim, kolunu kırarsanız iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi üzerindeki derviş hırkasını çıkarın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.’ Yargı mensupları olarak bu kıssadan çıkaracağımız hisse bellidir. Üzerimizdeki cübbeler, toplumun adalete güveninin sembolüdür. Bu güveni sarsacak, aşındıracak davranışlardan kaçınmak da göreve başlarken yaptığımız yeminlere sadakatin, ahde vefanın gereğidir.” Sayın Başkanın da belirttiği gibi üzerinde cübbe taşıyanlar cübbenin hakkını ve hatırını korumak zorundadır. Aslında her mesleğin bir cübbesi vardır. Kim cübbesinin hakkını verebiliyor ve cübbesinin safiyetini koruyabiliyorsa kıymetlidir. Kim de cübbesini ortalık malzemesi gibi yaparak onu bir bez parçası hükmüne düşürüyorsa en değersiz kişi de odur. Onun için herkes cübbe giyemediği gibi gerektiğinde ise o cübbe üzerinden çıkartılmalıdır.