Hiç bitmeyen ve zırvalardan başka anlam taşımayan G-20, NATO, Birleşmiş Milletler gibi toplantılardan birisi de hafta içinde yapıldı.
Aylar öncesinden spot haberleri başladı. Günler öncesinde de bolca reklamları yapıldı. Son dakika haberleriyle zirveye ABD başkanının yanı sıra diğer ülke başkanlarının katılacakları, zirve sırasında ikili görüşme trafiğinin artacağı vurgulanıp duruldu. Üstelik bu görüşmeler hep kritik görüşme diye lanse edildi.
Bu yılki zirvenin ana gündem maddesi İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik başvuruları olmuştur. Ülkemizi bölmek isteyen teröristleri koruyup kollayan, Kutsal Kitabımız Kur'an-ı Kerim'i yakma çirkinliğinde bulunanları kendi polislerince müsamaha eden İsveç'e karşı yaptığımız onca ikaza rağmen sonuç değişmemişken Türkiye'nin konuya yeşil ışık yakmasını anlamak mümkün değildir.
Birleşmiş Milletlerin de Nato'nun da baş infaz koruma memuru Amerika Birleşik Devletleridir. Bu kovboy zihniyeti ABD'nin genlerine işlemiştir.
Yine bu ABD güney sınırlarımızı tehdit eden bölücü PKK-YPG terör örgütlerine göstere göstere binlerce TIR silah yardımı, teröristlere eğitim yardım desteği yapmıyor mu.? Bunları bile bile ABD Başkanı'nın bizim devlet başkanıyla baş başa görüşmesini lütuf gibi takdim etmek niye?
İttifaklar ve müttefikliğin de bir namusu olmalıdır.
Yıllardır, ambargo tehditleriyle bize nizam vermeye çalışan, PKK-YPG-DEAS -FETÖ gibi ülkemize zarar veren unsurları koruyup kollamak ittifaklığın hangi kitabında yazmaktadır.?
Uygulanan ambargolar hem ABD hem de Avrupa Birliği tarafından bilinçlice programlanmaktadır.
Sanayileşmemiz, ileri gelişmiş ülkeler arasında yer almamız sürekli engellenmektedir.
Modern savaşın gerektirdiği çok gelişmiş cihaz ve silahlar yönünden dışa bağımlılığımız biraz azalsa da sürmektedir. Silah ve askeri vasıtalar tekniğinde baş döndürücü gelişmeler yaşanmaktadır. Dünün modern silahı, bugün demode oluvermektedir. Bu yüzden askeri mekanizmanın, silah araç gereç ve parçaların temininde bir anlık gecikme size onulmadık yaralar açabilmektedir. Ambargoların uzaması bir orduyu yel değirmenlerine savaş açan konumuna getirebilir.
1974 Kıbrıs Barış harekatında, harekat öncesinde ve sonrasında NATO'nun özelliklede ABD'nin ambargolarının müttefiklikle alakası olamaz. Ambargoları kaldırmak eğer varsa NATO'ya düşer. Şu günkü şartlarda NATO vazifesini yapamamaktadır. Türk Milletinin de dahil olduğu müşterek savunmayı gerçekleştiremeyecek durumdaki NATO'nun ıslahı şarttır.
Gerek Avrupa, gerekse Amerika yani topyekün BATI dünyası gizli ajandalarında Türkiye'ye dost gibi görünüp düşmanlıklarını örtbas edecek terdiplerden hiç geri kalmazlar.
Bizim ilmi siyasetimiz de onlarla mücadele edecek şekilde programlanmadıkça kaybeden
daima biz oluruz. Biliyoruz ki hakka karşı küfür daima tek millet olmuştur.
Biz, millet olarak BATI'nın köpek dişleri arasında atıştırmalık bir çerez olmayacağımıza
göre uyanmak, değişmek ve değiştirmek zorunda olduğumuzu bir an önce hatırlamalıyız.
İlim ve teknoloji bütün milletlerin malıdır. Batı medeniyeti, İslam medeniyetinden ilimi, bilimi, teknolojiyi alırken gelişmelerde doruğa çıkmıştır. Türk milleti olarak BATI'dan aldığımız birkaç hususu sıralarsak; ki bunların Türkiye'den gizli yapılan ZiRVE'lerde programlamlandığı aşikardır.
- Yılbaşı eğlenceleri, Noel Baba kılığına girmek,
- Milli (asla milli olamaz) piyango ve şans oyunları,
- Kadınların uzun topuklu ayakkabı giymesi, haram yerlerini sergilemeleri, müstehcenlik,
- Allaha ısmarladık yerine bay bay denilmesi, yabancı kelimelere "özenin artması,
- Mezuniyet törenlerinde kardinal ve papaz külahı olan kep fırlatmaları,
- Bar, diskotek, içki alemleri, kokteyller,
- Hukuk ve kanunlar....
Sonuçta istiklal marşını veya Nutuk'u anlamakta güçlük çeken bir nesil...
Büyük fikir adamı rahmetli Cemil Meriç'ten bir teşhis: “Tarih, tanzimattan başlayarak tepeden tırnağa değiştirilmelidir. Tarih kitapları Haçlıların en büyük zaferidir. Türk milleti asıl ailesinden kaçırılmış bir çocuk gibidir. Çocuğu kaçıranlar, onun kendi asaleti, ailesi ve kökü hakkında bir şey bilmesi korkusu ile kendi hakkında bilgi elde edebileceği her yolu kapamak isterler. Gerçekten biz, tarihini çaldırtan bir milletiz. Acısı da bu kaybımızın farkında değiliz. Onun için de arayışa giremiyoruz...”23.12.2005 Tercüman Gzt, Servet Kabaklı.
Evet, yine zirveler yapılacak, yeni yeni zırvalar yumurtlanacak. Sonuç bizim uyanışımıza vesile olacaksa iyi olabilir. Uyanmış milletin önünde hiç bir güç duramaz.
"Türkiye'nin çözülemeyecek hiç bir sorunu yoktur. Yeter ki çalışkan ve samimi olunsun.” Aykut Edibali.
Değerli okurlarımız ve izleyenlerimiz! Litvanya'da yapılan NATO liderler zirvesiyle ilgili görüşlerimi sizlerle paylaştım. Paylaştıkça faydasının artacağını umarak saygılar sunarım.
Himmet KASAL