Seyahat ediniz, sağlık bulursunuz tavsiyene muhatap olmuş bir milletiz. Yurt içinde ve dışında seyahat edenlere Turist; bu konulara kültürel, ekonomik bakımlardan konu olan faaliyet alanına da Turizm diyoruz.
Kendi kültür değerlerini iliklerine kadar özümsemiş milletler, Turizmin yıkıcı tesirlerine karşı kendilerini koruyabilirler. Batı ve Avrupa’ya karşı aşağılık duygusuyla bakış mücadeleyi baştan kaybetmeye sebep olur.
İki asırdan beri sosyal yapıları çatlamalara maruz kalmış bir toplumuz, çözülme hali halen sürmektedir. İnsanî ilişkilerde prensipler, yerini günübirlik etkilere terk etmiştir. Halk, kendi kültür varlığını savunmaktan aciz. Devlet sağlam bir iradeyle, halkın kültürünü koruma, genç nesillere önder olma kılavuzluğuna soyunmadıkça Turizm’den beklentilerimiz negatiflikten kurtulamaz.
Turist bir insandır. Her insan gibi içinde yaşadığı toplumun değer yargılarını kişiliğinde taşır. Batı’dan kuzeyden, Doğu’dan gelen her insan gelirken farkında olsun-ki bir kısım turistler ne yaptıklarının farkındadırlar, çünkü belli teşkilatlar kanalıyla görevli olarak gönderirler- veya olmasın kendi toplum kültürlerini beraberinde getirir.
Turisti, toplumuna, bulunmaz BURSA Kumaşı gibi takdim eden bir yönetim, toplumunu yabancı bir kültürün etkisine gönüllü terke diyor demektir. Bizde son bir asırdır olan budur.
Turizmimiz yalnız ekonomik açıdan ele alınmakta, turistin bırakacağı döviz düşünülmektedir. Günümüzde turizmin etkili ülkeleri turizme hem ekonomik hem de kültürel açıdan bakmıştır. Dış ülkelerden gelenleri organize eden Türk operatörleri bizi yıllar yılı yanlış tanıtma yolunu seçmiştir. Anadolumuz Türk ülkesi değil; Yunan, Bizans, Roma- Eti ülkesi olarak dillendirilmiştir. Bizim ON ASIRLIK medeniyetimizden hemen hiç söz edilmemiştir. Milletimizin idealleri, inancı, ahlakının gereği yapılan hanlar, hamalar, kervansaraylar, tarihi köprüler, sanat abidesi camilerimiz, minarelerimiz, halıcılık gibi başlı başına harika el sanatlarımız vb. ürünlerimiz ehliyetli Turizm rehberleri eliyle takdim edilememiştir. Bunlar yapılabilse kültürel ve ekonomik yönden başarı yakalanabilirdi.
Nitekim, Turistlere Fatihin gemilerini karadan yürüttüğü anlatılınca, kafaların, sallayıp” impossible, impossible “ imkansız, imkansız diyerek dış tur operatörlerinin şartlanmış olduğu anlayabiliyoruz.
İspanyollar turist çekebilmek için milli müzik, sanat eserlerini propaganda etmektedir. En dülüs aslam medeniyetini gizlemeye çalışmaktadır. İtalyanlar hiçbir ülkede olmayan tarihi zenginliklere sahibiz diye propaganda yürütüyorlar. Kilise, şato, harabe resimleriyle broşürlerini basıyorlar. Bütün bunlar niye? Ne adına yapılıyor? Kültürlerin kavgası, Turizmde hayli yoğunlaşmış durumdadır. Gelinen noktada Turizm konusunda sınıfta kaldığımız bir hakikattir. Ülkemize eğitim gönüllüleri adı altında gelen yabancılar, kültür elçisi olarak görev yapmıştır. Doğu ve Güneydoğu derinlemesine inceleyerek insanlarımızın zaaflarından istifadeyle vatan bölme faaliyetlerinin tohumlarını atmışlardır. Turizm ekonomiler için bir kaynaktır ama ekonominin motoru değildir.
Muhteşem Türkiye ideali olanlar, milli değerlerimizi yaşar, yaşatır ve bunlarla donanmış kültür elçileriyle Turizm hamlesini gelecek nesillere taşır. Aksi durum şimdi olduğu gibi toplumumuzu yozlaşmaya götürü. Turizm, kültürlerin çarpıştığı platform gibidir. Kim kendini güzel takdim ederse kazanacaktır.