Zalimlik sadece bir kişinin masumları öldürmesi değildir. Masumların hakkına giren her türlü davranış ve harekette zalimlik sayılır. Susamış bir insana bir yudum su vermemek zalimlik olduğu gibi haklı olanı haksız, haksız olanı da haklı göstermeye çalışmakta zalimliktir. Yalan haberle zalimin zulmünü örtmek, onların zulmünü kamera önüne getirememek, masumların perişan vaziyetini gizleyerek örtbas etmeye çalışmakta zalimce bir iştir. Dünya basınının en büyük ve en etkili basın yayın organları bu zalim propaganda anlayışını benimsemiş durumdalar. Gazze’de olan vahşeti göstermemeye çalışarak aldatıcı bir uykuya dalmış gibi gözlerini kapatıyorlar. İsrail hakkında olumsuz bir şey söylemekten dâhi korkuyorlar. Hatırlıyorsanız kucağında çocuğu ile koşarak kaçmaya çalışan mülteci babaya bir basın mensubu çelme takıp onu tepe taklak yere düşürmüştü. Kucağında çocuğu ile yere düşen babaya yardım etmek yerine bütün kameralar ona çevrilmişti. Aynen onun gibi dünya basının önemli kuruluşları masum Gazze halkının ayağına çelme takıyor ve onu İsrail’in önüne düşürtüyor. Sonra da sadece İsrail tarafından olaylara bakıp haber yapıyor. Olanları tüm yönüyle göstermeye çalışan birkaç saygın kuruluş hariç diğerleri kendi mesleklerinin ilkelerine ihanet ediyorlar. Mesleklerine ihanet ederek kendilerinin değerini düşürüp itibarlarını yerlerde süründürüyorlar. Yaptıkları taraflı, kayırmacı, adaletsiz ve yoğunlaştırılmış bir şekilde yalan üzerine kurulu propagandaları ile onlarda zalim oluyorlar. Onların ismine zalim propagandacılar diyebilirsiniz. Elbette zalim propagandaları ile yaptıklarından mesul oluyorlar. Tarih onların yalancılığını ve ikiyüzlülüğünü de kayıt ediyor. Geriye dönüp bakınca utanç vesikası olarak onları göreceğiz.