HOCAMIZIN ARABASI YA DA DUASI
Herkes için en büyük tehlike dinin siyasete alet edilmesidir. Bu vaziyet herşeyden önce dinimize zarardır. Çünkü dinin siyasete alet edilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Çünkü İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara âlet ve tabi olamaz. Alet yapmak ise İslâmiyet’in kıymetini tenzil etmektir, büyük bir cinayettir. Bu konuda en hassas davranması gereken kurum Diyanet İşleri Başkanlığı olması gerekirken maalesef en çok hataya düşen diyanet kurumudur. Adalet, iktisat, uhuvvet başta olmak üzere birçok yönü ile halka örnek olması gereken diyanetimizin aksine bu ilkere ters düşen vaziyetlerde bulunması hiç hoş bir durum değildir. Sadece bir tarafın siyasi organizasyonlarında duacı olarak bulunmak başta olmak üzere tarafgirliğe açık bir meydan olan siyasetçilerle yakın temasta olmak diyanetimize zarar vermektedir. Bilmem kaç milyon değerindeki araçları almak veya kiralamak lüksten başka birşey değildir. Diyanet İşleri Başkanımızın lüks araçlarla gezmesi dinimize bir katkı sunmaz. İnançsızlığa ve sefahate bir çare olmaz. Toplumun her geçen gün çöken maneviyatını yeniden ayağa kaldırmaz. Dinsizliğin çeşitli şekillere bürünmüş akımlarına karşı gençlerimizi koruyamaz. Toplumun geneline yayılmış ahlâki çöküntüyü tedavi edemez. Tüm bunların aksine dinden uzaklaşmaya ve soğumaya sebep olur. Bu durumun ise çok büyük ve ağır bir mesuliyeti vardır. Halk asgari ücret şartlarında geçinmeye çalışırken bu yapılan israflar sevâd-ı âzama uygun değildir. Sevâd-ı âzam halkın ekseriyetinin içinde bulunduğu ekonomik duruma göre hareket etmektir. Diyanetimiz başta olmak üzere herkes sevâd-ı âzama uymalıdır. Sevâd-ı âzama uymamak ise ekalliyet-i müsrifeye(azınlıkta olan israfçılar) tabi olmak demektir. Allah bu hâlden bizleri korusun...