Bir hadiseyi yakından gören ile o hadiseye uzaktan bakan arasında çok fark vardır. Yakından görenler yaşananları birçok yönüyle görebilir, hissedebilir ve anlayabilir. Uzaktan bakanlar ise yaşananları tam olarak göremediği gibi hissiyatları da harekete gelmez. Bu nedenle hatalı değerlendirmeler ve eksik tespitler yapma olasılığı yükselir. Mesela bir doktor hastasını yakından görse hastalığı doğru tespit ederek doğru tedavi yapma imkânı doğar. Eğer hastası ile hiç görüşmese, hastalığını bilmeden ilaçlar verse tedavi etmeyi bırakın o hastanın ölümüne bile yol açabilir. Bir öğretmen öğrencisini ne kadar yakından tanırsa ona uygun eğitim ve öğretim metotları geliştirebilir. Eğer öğrencisine yaklaşmaz ve keşfetmek istemez ise başarılı bir eğitim sağlanamaz. Yani hayatın her alanında yakından tanımak ve samimi olarak yaklaşmak birçok güzelliklere kapı açar. Şimdi asıl konumuz olan siyasetçilerin vatandaşa yakın olması hususuna gelmek istiyorum. Devletin idaresi ile alakadar olan veya gelecekte olmayı planlayan siyasetçilerin vatandaşa yaklaşması lazım. Son zamanlarda artan bu yaklaşma isteği vatandaşın ne demek istediğini anlama imkânı sağlıyor. Siyasetçiler artık vatandaşı sadece seçmen olarak görmeyi bırakmalı. Vatandaşın siyasetçilik yapacak hâli falan kalmadı. Artık sorunlar her kesime göre değişmiyor. Biriken ve gittikçe çoğalan ortak problemlerimiz var. Herhangi bir siyasetçiyi gören vatandaş hemen ona yapışarak ortak dertlerini anlatıyor. Bu ortak dertlerin bir an önce ortak bir gayretle çözülmesi lazım. Vatandaş siyasette ve siyasetçilerde bu çözüm iradesini arıyor.