Cumhuriyet gazetesi ve benzeri medya kuruluşlarında kılık-kıyafet, başörtüsü, çarşaf giyenler, lâiklik elden gidiyor söylemleri artarken karşısındaki havuz medyasının aşırı kesimlerinde ise Cumhuriyet ve lâiklik karşıtı söylemlere genişçe yer veriliyor. Her iki kesimde demokrasiye olan ihtiyaçtan bahsetmiyor. Milleti eskimiş, günü geçmiş ve toplumca sorun olmaktan çıkmış meselelere tekrardan çekme isteği içerisindeler. Bu tarz yayınlar her iki kesimin müntesiplerini memnun ediyor. Fakat ülkeye bir katkı sağlamamakla birlikte ülkenin sinir uçları ile oynanıyor. Bir uçtan bir uca birbirine saldıranlar ortadaki insanların konusu olmayanları ülkenin gündemi haline getiriyor. Demokrasiyi içleştirmemiş olanlar ideolojik saplantılarından kurtulamıyor. Her iki kesimin demokrasiye katkı sunmak gibi bir gayesi yok. Ellerindeki propaganda malzemelerini kaybetmemek için demokrasinin evrensel değerleri altında birleşmeye yanaşmıyorlar. Yıllardır süre gelen sabitleşmiş düşüncelerini savunmakla meşguller. Hem Cumhuriyetimizin devamı hem de maddi ve manevi değerlerimizin hakkıyla korunması ancak demokrasi ile mümkündür. Çünkü demokraside her şeyin tarifi açık ve nettir. Mesela lâiklik vicdan ve fikir hürriyetidir. Aksine uygulamak, aksine yorumlamak, aksine hareket etmek demokrasi ile bağdaşmaz. Yine demokraside şahısın değil parlamentonun güçlenmesi esastır. Devlet şahıs üzerine bina edilmez. Şahsın gitmesi ile devlet sarsılmaz. İşleyen bir sistem, aksamaz bir düzen vardır. Her iki kesime de çağrımız şudur ki gelin demokrasi için çalışın. Çalışınki sorun ettikleriniz sorun olmaktan çıksın.