Türkiye’de yüzde on seçim barajının tarihçesi 12 Eylül 1980’e dayanıyor. 12 Eylül darbesinin gerçekleşmesinin hemen ardından, Milli Güvenlik Konseyi tarafından oluşturulan Danışma Meclisi yeni bir seçim kanunu hazırlamış ve kanunla birlikte yüzde on ulusal seçim barajının yürürlüğe girmesine sebep olmuştu.
Vatandaşımızın demokratik iradesinin önündeki en büyük engellerden biri olan seçim barajı için artık bir düzenleme şart. Kendi tabirimle bu demokrasi kotasının bir an önce kaldırılması ve kotasız bir demokrasiye geçilmesi lazım. Demokrasimizi sınırlar içerisinde tutmak bir fayda getirmiyor. Demokrasimizi hür türlü engelden kurtarmak öncelikle bizi yönetenlere düşen bir vazife.
Ak Parti tarafından çalışmalarına başlanıldığını duyduğumuz Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Yasasında bazı düzenlemelere gidilecek. Özellikle seçim barajının yüzde beşe çekilmesi hususu kesin gibi görünüyor. Milliyetçi Hareket Partisi yüzde yedi seçim barajını uygun gördüğü gibi yüzde beş olmasına da büyük ihtimalle itiraz etmeyecek. Bu yeni düzenleme ile demokrasimiz için hayırlı bir gelişmeye imza atılmış olacak. Bazı yazarlar bu değişikliğin diğer partilerin Millet İttifakına dâhil olmasını engellemek amacıyla olduğunu söylüyorlar.
Anketlere göre yüzde beş seçim barajını aşamayan Deva Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi kendi başlarına seçime girerlerse baraj altında kalmış olacak. Ancak bu kâğıt üzerinde bir hesap. Kendi partisi seçim barajını aşamaz düşüncesiyle bugüne kadar başka partilere oy veren seçmen bu sefer kendi partisi etrafında odaklanıp seçim barajını aşmasını sağlayabilir. Her ne olursa olsun seçim barajının en azından yüzde beşe çekilmesi hayırlıdır ve demokrasi lehine önemli bir adımdır.