Bir toplum içerisinden sadece bir grup insanın zenginleşmesi, refah ve rahat içerisinde yaşaması sosyolojik dengeyi alt üst eder. Toplumsal mutluluk yerine mutlu azınlık oluşturma gayreti büyük bir yanlıştır.
Bir kesime sınıfsal üstünlük oluşturmak ve bu üstünlüklerini korumak için her türlü destek ve fırsatı sunmak toplumsal ayrışmayı tetikler. Sadece gıda ve giyeceğini temin edecek bir kazanç ile hayatını devam ettirme çabasında olan insanların çoğunlukta olması ciddi bir problemdir. Görülmeyen ve görülmek istenmeyen sorunların zamanla nasıl kronik hale geldiği malumdur. Bu nedenle çoğunluğun vaziyeti görülmeli ve fark edilmelidir. Karın tokluğuna bir yaşam içerisinde olan insan sayısının artmasına karşın az bir grubun her istediğini elde ediyor olması kapitalizmin en acı örneğidir. Yerinde oturarak bankalar vasıtası ile milyonlar kazananlara karşı, bankalardan aldığı küçük bir krediyi ödeyemeyen insanlar arasında oluşan uçurumu düşünmek gerektir. Artık konuşabileceğimiz bir fırsat eşitliği kavramı da kalmamıştır.
Çünkü fırsat sadece mutlu azınlığa sunulmaktadır. Çoğunluk ise giderek her türlü yaşamsal imkândan bir derece daha mahrum kalmaktır. Geçim derdiyle meşgul insanların çoğunlukta olduğu toplumlar kendini geliştiremez, kendilerini ilerletecek imkanları elde edemezler. Zengin ülkelerin ucuz işçisi konumunda başkalarına hizmet etmek zorunda bırakılırlar. Zengini daha çok zenginleştirip, fakiri daha fazla fakir yapan sisteme karşı itirazlar artacaktır.