Devletler ve milletler arası savaşlar sadece silahla olmuyor. Ülkeler birbirlerinin ürünlerini almayarak veya satmayarak da iktisadi bir harbe girişebiliyorlar. En son hatırladığımız büyük boykot Ukrayna topraklarını işgal eden Rusya’ya karşıdır. Avrupa ve Amerika menşeli şirketler bu ülkelerde binden fazla şirketini çekmiştir. Dünya genelindeki perakendeciler, işgal nedeniyle ya kendi istekleriyle ya da yaptırımların sonucu olarak Rus yapımı ürünleri stoklarından çıkarmışlardır. Yani savaşlara sadece askeri güç anlamında bakılmamalıdır. Bugün İsrail ürünleri İslam dünyasının her tarafında satılmaktadır. Geniş ürün yelpazesi ile her alanda İsrail markaları tercih edilmektedir. Müslüman ülkelerin gerçek manada uygulayacakları bir boykot ses getirici bir etkiye sahip olacaktır. Ancak Müslüman ülkeler bu boykot konularında çok zayıf ve isteksiz hareket etmektedirler. Genelde ekonomik sonuçları olacak işlere girişmemekte ve kendi ülkelerinde ki dev şirketleri küstürmemektedirler. Bu çekince hâli nedeniyle boykotun sağlayacağı müspet etkilere ulaşamamaktadırlar. Hâlbuki ekonomik boykotaj karşıdaki ülkeyi sarsabilecek ve dev şirketleri kendi ülkelerine karşı baskı yaptırabilecek bir güce sahiptir. Pazarları kapanan veya pazar payı azalan şirketler kendi ülkelerine savaştan vazgeç diyerek yaptırım uygulayabilmektedirler. Boykot uygulama kabiliyetini kaybetmemek ve iktisadi harp sayılan boykot yapmaya alışmak gerektir. En basitinden kendi hayatımızda bile bize düzgün hizmet vermediğini düşündüğümüz firma ve markalara karşı bunu yaparak daha kaliteli hizmet almayı sağlayabiliriz. Toplum olarak boykot anlayışından uzak olduğumuz için bize karşı yapılan her şeye de razı oluyoruz. Belki zamanla bunu da öğreniriz…