Ülkemiz siyasi anlayışında gelinin gideni suçlaması fakat geldiğinde onunda aynı şeyleri yapması bir özellik haline gelmiştir. Başkası yaparken ona karşı en acımasız eleştirileri yapanlar aynı güç ve yetkiyi ele geçirdiğinde daha fenasını yapmaya başlıyorlar. Sanki dün eleştiren ve muhalif olan o değilmiş gibi mevcut düzenin aşırı bir savunucusu haline geliyorlar. Başkası yaparken kötü fakat ben yaparken iyi anlayışı bize hep aynı şarkıyı dinlettiriyor. Yani anlayacağınız siyaset bir güç mücadelesi. Sonuç itibari ile gücü elde edenler muhalif gördüklerini ezmeye başlıyor. Sadece roller ve isimler değişiyor. Siyasetimiz böyle dar bir menfezin içinde yıllardır yerinde sayıyor. Vatandaş ise denizin dalgaları gibi kendini bir o tarafa bir bu tarafa çarpıyor. Kime varsa söz aynı, müzik aynı, beste aynı. Gücü bana ver gösterelim günlerini anlayışı ısrarla devam ettiriliyor. Herkes sadece kendisi ve taraftarları için adalet istiyor. Herkes için adalet söylemi kısa süreli bir propagandadan ibaret. Siyaset sayesinde bütün imkânlara sahip olup kendi etrafını gönülleme arzusu zihinlere yerleşmiş durumda. Siyaset vesilesi ile kendine vaat edilen büyük makamları ellerini ovuşturarak bekleyenler var. Boşalan koltukları doldurmak için “koltuk kapmaca” oynamaya hazır uyanıklar sırada bekliyor. Tabi bu oyun çocuklar gibi masum bir şekilde oynanmıyor. Yeri geldiğinde koltuğu hızla çekip rakibini yere yapıştıracaksın. Etrafına gül-şeker, rakibine büyük taşlar atacaksın. Kendi menfaat düzenini kurup yerini iyice sağlamlaştırarak yerinden yıllarca kalkmayacaksın. Her şeye rağmen ben bu alışılmış şarkıyı değiştiririm sadece halkın türküsünü söylerim ve bu yoldan şaşmam diyenler varsa onlara da selam olsun...