İstiklâl Savaşı gazisi ve Demokrat Parti milletvekili merhum Gazi Yiğitbaşı ilimiz için unutulamayacak bir isim. Adnan Menderese demokrasi mücadelesinde yol ve dava arkadaşı olan Gazi Yiğitbaşı, 27 Mayıs 1960 darbesi ile tutuklanıp Yassıada zindanlarında kalan ve yine orada kalp krizi sebebiyle vefat eden kıymetli bir insan. Bu vatan için mazlum ve masumen şehit olmuş demokrat bir milletvekili. Onu biraz yakından tanımak için TBMM tutanaklarından aldığım bazı görüşlerini paylaşmak istiyorum. “Arkadaşlar; varlığımızı ve istiklâlimizi korumak için ordumuzu zamanın icaplarına göre maddi silâhlarla teçhiz etmek zaruretinde olduğumuz gibi manevi sahada da manevi silâhlarla milletimizi teçhiz etmek ihtiyacında olduğumuzu artık zaman ispat etmiştir. Evvelce lâikliğin yanlış anlaşılmış ve din düşmanlığı şeklinde tatbik edilmiş olmasından dolayı gönüllerde ve dimağlarda zorla husule getirilmiş olan boşluğu doldurmak, dine, mukaddesata, Müslüman Türk vatandaşlarımıza ve ecdadımıza karşı yapılan hakaret ve nefret etmek modasına son vermek zamanı gelmiş ve geçmiştir... Münevver ve zeki milletimiz, padişahlık ve halifecilik istemediği gibi din ve vicdan hürriyetine de tecavüz ve müdahale istemiyor. İşte 14 Mayıs’ta yaptığı ve bütün dünyayı hayrette bırakan, hiçbir medeni millete nasip olmayan kansız ve muazzam tarihî inkılâbının başka bir mana ve gayesi de bu idi. (tbmm090130450607.pdf) Gazi Yiğitbaşı 14 Mayıs 1950 Demokrat Parti seçim zaferini kansız ve muazzam tarihi bir inkılap olarak tanımlamakta, bu zaferi padişahlık istemeyen milletimizin din ve vicdan hürriyetine tecavüz ve müdahalede istemediğinin bir ispatı olarak değerlendirmektedir. Demokrat Parti ile gelen demokrasi ve hürriyet anlayışının hem devleti hem de milleti demokratikleştirmek gayesinde olduğu bu ifadelerden anlaşılmaktadır. Yiğitbaşı ailesinin bir ferdi olan Valimiz Kübra Güran Yiğitbaşı’nın da Gazi dedesinin takip ettiği demokrasi yolundan taviz vermeyeceğine ve kişisel olarak demokrat bir tutum içinde milletle gönül bağları kuracağına inanıyorum.